34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
5.110,00%0,95
3350579฿%-1.91447
’Bir saniyesine bile hâkim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur.’’M.Y
Ardından söylenecek,yazılacak,ağlanacak bir çok hatıra bırakıp giden Muhsin başkan’ın vefatının 5.sene-i devriyesini acımızı ilk günki gibi yaşayarak idrak ettik.Arkasından söylenecek,yazılacak gerçekten çok fazla şey bırakarak göçüp gitmişti Yazıcıoğlu.55 yıllık yaşamında yazının başında ifade ettiğimiz sözü gibi fırıldaklıktan,yalandan,yolsuzluktan uzak,tam bir anadolu insanı gibi yaşayıp ,yine dava adamlarına yaraşır şekilde davasının yolunda hakka yürümüştü.
Tarih 25 Mart 2009.. Türkiye yerel seçim arefesinde.. Parti liderleri şehir şehir gezerek partileri için propaganda yapıyorlar.Yazıcıoğlu Çağlayancerit mitinginde konuşmasını yapmış bu son mitinginde vatandaşa seçimlerin geçici münasebetlerinin kalıcı olduğunu hatırlatarak rakibinizle bile tokalaşacak kadar nezaket bırakın demişti.
Çağlayancerit’e geldiği,Yozgat-Yerköy mitingine gitmek üzere bindiği ve vefat ettiği helikopterin kiralanmasını ise şu sözlerle anlatmıştı:
‘’Biz devletten bir kuruş para almıyoruz.Çağlayancerite gelmek için helikopter tutalım dedik,arkadaşlarımız nafakalarından kesip tuttular.Biz bu şartlarda yarışıyoruz..’’
Ülke yerel seçim heyecanıyla çalkalanırken Kahramanmaraş’tan gelen haber buz gibi bir hava estirmeye başlamıştı.Muhsin Yazıcıoğlu’nun ve 6 kişinin içinde bulunduğu helikopter Keş dağları yakınlarında düşmüştü. Gündemde bomba etkisi yaratan bu haber ardında bir çok asparagas haberide beraberinde getirmiş,kimi gazetelerde Yazıcıoğlu’nun kurtulduğu haberi geçilmişti.Oysa devlet makamları aramaların sürdüğünü söylüyordu.Kazadan 3 gün sonra onu o çok sevdiği köylüler bulmuştu ..Devlet,asker,istihbarat aciz kalmış tabiri caizse uyumuş onun ebedi uykuya yatmasına sessiz kalmıştı.İha muhabiri İsmail Güneş defalarca 112 acil servisi aradığı halde yer tespiti yapılamamıştı.Devletin yapamadığını 17 gönüllü köylü yapmıştı,onun kar suyuyla yıkanmış naaşını karlar altında bulmuştu.Vefatının ardından 5 yıl geçmesine karşın henüz olayın varsa failleri, helikopterin düşüş sebebi ve merhumun ölüm sebebi ortaya konamamıştır.Bir çok neden ileri sürülmüş,basına helikopterin beynini söken askerlerin görüntüleri yansımıştı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün gazeteciler ile sohbette sarf ettiği ”helikopterin beynini keçiler sökmedi ya” cümlesi olay üzerindeki şüpheyi ortaya koymaktaydı.
Çeşitli iddaalar ortaya atılmakla beraber dava henüz bir neticeye kavuşturulamadı.
Türk siyasi tarihinde anadolu ruhunu yansıtan işkencenin,sıkıntının türlüsünü çeken bu yiğit adam dava adamlarına yaraşır şekilde vefat etmişti. Zira dava adamı yatakta ölmezdi,ülküsünün peşinde, insanına bu kutlu davayı anlatmak için çıktığı yolda hakka yürümüştü. Naaşı Ankara’ya geldiğinde resmi rakamlara göre 700.000 kişi son yolculuğuna uğurlamak için yollara düşmüştü. Herkes ama herkes bu dava adamını uğurlamak için yollardaydı.80 döneminde mücadele ettiği solcusu,öğrencisi,genci,yaşlısı herkes onun için ağlıyordu.
Seçim zamanında fikri ayrılıktan dolayı birbirine kinle bakan siyasiler onun cenazesinde yanyana saf tutmuştu.Hiç kimse inanamıyordu vefatına,Ankara öz evladı için ayaktaydı,dillerde tekbir,kalplerde hüzün TBMM’den Kocatepe’ye yürüyordu.
Bir hayalim var diyordu,Adriyatik’ten Çin seddine kadar birleşmiş bir Türk dünyası hayal ediyorum.. Onun ömrü bu büyük birliği sağlamaya yetmemişti belki ancak arkasında tek yürek olup fatihalar okuyan gözyaşı döken bir millet bırakmıştı.
Ve arkasında namus borcunu ödeyemeyen bir devlet bırakmıştı ! Zira Bülent Arınç:Bu olayın yüzde yüz aydınlatılması bizim namus borcumuzdur. Bir kardeşimize olan vazifemizdir. diyerek bu borcu üzerlerine almıştı.
Bu ülkenin en sancılı zamanları olan 80 li yıllarda 7.5 yıl hapis yatan,türlü işkencelere maruz bırakılıp cunta rejiminin baskısı altında ezilmeye zorlanan bu koca yürekli adam hiç bir zaman davasından,mefkuresinden vazgeçmemişti.
Üşüyorum demişti o yıllarda Yazıcıoğlu.. Darbenin soğuk yüzü her vatandaşın olduğu gibi onunda yüreğini soğutmuştu. Tam 7.5 yıl hapishanede kalıp hakkında tüm suçlamalardan beraat edip özgürlüğüne kavuşmuştu. Geçen hapis yılları ona pek çok şey katmıştı. Dışarıda koskaca ülkeye sığamadığımız insanlarla ufacık hücrelere sığdık sözleriyle bu katkıyı dile getiriyordu. Artık mücadele siyasi arena da gerçekleşecekti. Bağlı olduğu hareketten koptuktan sonra bile duruşunu hiç değiştirmemiş,dik durmuş doğru yürümüş, bugünün Alperen gençliğine kalemin,fikrin kılıçtan keskin olduğunu öğretmişti.
Muhsin Yazıcıoğlu’nu 5. anma etkinliklerinde Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden bir çok insan Taceddin dergahına akın etti. Dergah’tan Kızılay meydanına kadar yapılan yürüyüşte tekbirler,hasret sloganları ta yürekten söylendi, dualar edildi. Kızılay’a yaklaşıldığında yolu kesen polis ekipleriyle konuşan Alperen ocakları Genel başkanı Serkan Tüzün ivedilikle yürüyüşün gerçekleşeceğini temin ettikten sonra grup Güvenpark yanında yaptığı basın açıklamasının ardından olaysız dağıldı.İnsanlarımıza protestonun nasıl yapılması gerektiğini anlatan bu insanlar hiç bir kötü söylem-slogan veya saldrıda bulunmadı. Görevli çevik kuvvet polisiyle yaptığım konuşmada memnuyetlerini ifade edip birde bu topluluk için hayır duada bulunması ülkem insanları adına ayrıca bir gurur kaynağı olmuştur.
Güzel ülkem son günlerde yine bir seçim sancısı geçirdi. Sert ithamların, kasetlerin,yolsuzluk,usülsüzlük iddaalarının olduğu bir ortamda yapılan bu seçimler yine tarafları hayli yıprattı. Yazıcıoğlu’nun vefatıda ifade ettiğim gibi yine bir seçim arefesinde vuku buldu.. Son mitinginde seçimlerin geçici münasebetlerinin kalıcı olduğunu hatırlatarak rakibinizle bile tokalaşacak kadar nezaket bırakın demişti.O, bugünleri görürcesine kullandığı ders niteliğindeki bu sözleriyle günümüzdeki siyasi kutuplaşmanın zararlarını ve üslubun nasıl olması gerektiğini işaret etmişti.
Vefatıyla milletimizi derin yasa boğan bu saf anadolu çocuğunun varsa ölümüne sebep olanların bir an önce bulunup yargılanmaları, devletin namusunun karlar altından alınıp makamına iade edilmesinin vicdani bir zorunluluk olduğunu belirtir, merhuma rahmetlerimi canı gönülden iletirim…
Safa AYDOĞDU
1 Nisan Şakası mı?