38,2632$% 0.13
43,9881€% -0.21
51,1940£% -0.07
4.246,68%0,90
6.980,00%0,79
3382423฿%1.0466
Haydi Köylere
Bu şehir hayatından, betonun gerici havasından sıkıldım. – Sitemim kime onu da bilmiyorum aslında- Hafif kar atıştırıyor dışarıda ve birden gözlerimde rahmetli ninemin odun kırışı beliriyor, burnumda yeni pişmiş pide kokusu, kulağımda kuzineden gelen çıtırtılar…
Yanıma biraz yolluk, biraz da su aldım ve çıktım yola. Küçükken babamla Bayram namazlarına giderken çok heyecanlanırdım. Aynı heyecanı o an yaşadım. Radyo’da Bedia Akartürk “Al Fadimem’i” söylerken Tepe Karakolu’na yaklaştığımı farkettim. Tepeyi inmeden hemen de sağda oluk oluk çağlayan bir çeşme vardı. Çektim arabayı çeşmenin önüne. Dışarı çıkar çıkmaz esen rüzgar “Hoşgeldin” dercesine yanaklarımı hafifçe okşadı. “Hoşbulduk” dedim fısıltıyla. Suyun sesini bir süre dinledikten sonra avcuma doldurup içime çektim. Sanki yıllardır su içmemiştim; tadı, edası farklıydı. Elimi, yüzümü yıkadım; arabada ne kadar şişe varsa doldurdum. – Biliyordum burdan içtiğim gibi olmayacak- Saatlerce burda kalabilirdim ama hedefime, köyüme az kaldı. Atladım arabaya aynı heyecan devam ettim. Çok geçmeden Mudurnu tabelası çıktı önüme. Mudurnu’yu her zaman çok yakın hissetmişimdir kendime. Samsa Çavuş’un, yiğit adamların diyarı. Cuma namazı için kısa bir mola verdim. Meraklı gözlerle dolanırken Cuma selası okunmaya başladı. Selanın ardından çarşının içinden bir dua sesi geldiğini farkettim. Kayıtsız kalamadım ve büyük adımlarla dua sesine doğru yol aldım. Muhteşem bir manzara karşıladı beni. Ortada bir hoca dua ediyor, cümle sonlarında onlarca insan tek-bir ağızdan “AMİN” diyordu. Ben de açtım ellerimi ,o tek sese katıldım. Amin, amin, amin…
Dua bittikten sonra bir amcaya ne yaptıklarını sordum. Dükkanına davet etti. – Ufak bir manifatura dükkanıydı. Amca ise emekter manifaturacı. Meslekte geçirdiği yılları suratına tek tek nakşetmişti.- Masada duran irili ufaklı iki kulplu bardağa sobanın üzerinde kaynayan ıhlamurdan doldurdu. Başladı anlatmaya. Meğerse bu gelenek ahi geleneğiymiş. Yapılan bereket duası her Cuma tekrarlanır, Orta Çarşı ve Demirciler Çarşısı olmak üzere iki ayrı yerde, aynı anda yapılırmış. Orta Çarşı’da yapılan duaya esnaflar ayakta “amin” derken, Demirciler Çarşısı esnafı oturdukları yerden “amin” dermiş. Orta Çarşı esnafı tüm haftayı oturarak geçirdiğinden, Demirciler Çarşısı esnafı ise hafta boyu ayakta demir dövdüğünden Orta Çarşı esnafı Demirciler Çarşısı esnafına saygı gösterisinde bulunurmuş. İşte zarafet budur, tevazu budur. Uzun süre konuştuktan sonra amcanın elini öperek Cuma Namazı’nı eda etmek için tarihi bir camiye girdim. Namaz sonrası tekrar yola koyuldum. Bir yandan araba kullanırken bir yandan da amcanın sohbetinden ayrılmanın derin üzüntüsü içindeydim.
Bir süre sonra Sorgun Çayı’na geldiğimi farkettim. O eski yerine sığmayan çay – bana küsmüş olsa gerek – kendine ufak bir yol belirlemiş sessiz sessiz akıyordu hüzünlendim. Çayın üzerindeki köprü Bolu-Ankara sınırıdır. Köprüden geçerken “Hooop ! Ankara’ya geldik” diye bağırırdım; domates, fasulye, buğday ve kabak tarlaları “hoşgeldin” derdi. Gözlerim dolu dolu camı açtım “Hooop! Ankara’ya geldik” diye bağırdım; kuru meşe ağaçları bir hoşgeldini çok gördü bana. – belki de Sorkun Çayı gibi onlar da bana küsmüştü.-
Neyse ki yolun solunda bir minare göründü ve birkaz sonra köyümün tamamı… Vakit kaybetmeden köyün meydanına kadar devam ettim, indim arbadan. Dolu dolu bir nefes aldım, ardından bir “Oh” çektim. İnsan bir kuş misali “Kuşu altın kafese koymuşlar vatan demiş”. Köyün çeşmesi duraksız akıyordu. – belli ki çeşme bana küsmemişti – Gözlerimi kapadım, rahatlamak için telefonda dinledğimiz ne kadar ses varsa hepsinin karışımı oradaydı. Tam o seslerden “hoşgeldin” beklerken omzuma bir el dokundu ardından “hoşgeldin” eksik olmadı tabii ki. Kim olduğuna bakmadan o toprak kokulu ele yöneldim, öptüm, alnıma koydum, başımı kaldırdım. Babamın amcası Mustafa Dedeydi. Çilesiz geçmeyen yıllarına ağaran saçları eşlik etmiş, üstüne binen gam, keder ise ömrünün sonuna kadar onu eğik bırakmıştı. İkimizin de gözleri doldu. “Neredeydin yıllardır?” dercesine uzun süre sessizce baktı. Göz göze uzun süre kalamadım. Çünkü mahçuptum. Caminin kenarına oturduk. Uzun süre muhabbet ettikten sonra helalleşerek yanından ayrıldım. Dut ağacının dibinden bir avuç toprak alarak köyü dolanmaya başladım. Kimi evin bacasından duman geliyordu. Gelen odun dumanı değildi; bir ömrün dumanıydı. Bir evin fırınından da duman geliyordu. Oraya varmam bir dakikamı almadı. Selam vererek içeriye girdim. Tanıyamadıkları suratlarından belliydi. Kendimi tanıttım. Fırının başındaki teyze fırın küreğini yere atarak bana sımsıkı sarıldı. Sırasıyla hepsinin unlu ellerini öptüm. O eller benim köyümdü, vatanımdı. Örtünün içine sarılmış katmerli dedikleri yağlı ekmeklerden koydular ortaya. Uzun zamandır bu kadar güzel bir şey yememiştim ben. Yanında ise köy ayranı. Göz yaşlarıyla karışık yudumladım. Bir yandan da tebessüm eksik olmuyordu.
Tüm köyü turladım. Her biri benim parçam, ben de her birinin bir parçasıyım. Yıllardır parçalarımız eksik…
Uğramadık ev, öpmedik el bırakmadım. Zaman bu hızlı geçiyor. Akşam ezanı okunmaya başladı. Eskiden dışarıda oynarken akşam ezanı okununca herkes eve dağılırdı. Hiç istemedim evlere dağılmayı çünkü benim köyde evim yoktu. Aslında biliyordum kime desem evlerinde misafir ederlerdi ama gitmem lazımdı. Bir de eskiden tekerleme söylerdik “Evli evine köylü köyüne, evi olmayan sıçan deliğine”. Evet tam da sıçan deliğine gitmem lazımdı. Dört bir yanı beton, soğuk, cansız sıçan deliğine…
Köylerimizi yalnız bırakmayalım. Oarlar bizlerle güzel. Bizler bir puzzle parçasıyız. Ne zaman birleşirsek o zaman güzel bir manzara oluruz…
Köylerin bizden tek bir isteği var “Haydi yavrum dön dolaş yine bana gel”
Haydi dönüp dolaşıp yine köye gidelim…
Nallıhan’da Dezenfekte Çalışmaları Devam Ediyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Çankaya Köşkü’ndeki koronavirüs toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan koronavirüse karşı alınan ekonomik tedbirleri madde madde açıkladı.
Açıklamanın Videosunu aşağıda izleyebilirsiniz.
İşte alınan tedbirler:
1- Perakende, AVM, Demir-Çelik, Otomotiv, Lojistik-Ulaşım, Sinema-Tiyatro, Konaklama, Yiyecek-İçecek, Tekstil-Konfeksiyon ve Etkinlik-Organizayon sektörleri için Muhtasar ve KDV tevkifatı ile SGK primlerinin Nisan, Mayıs ve Haziran ödemelerini 6’şar ay erteliyoruz.
2- Konaklama vergisini Kasım ayına kadar uygulamayacağız.
3- Otel kiralamalarına ilişkin irtifak hakkı bedelleri ve hasılat payı ödemelerini Nisan, Mayıs ve Haziran ayları için 6 ay süreyle erteledik.
4- İç havayolu taşımacılığında 3 ay süreyle KDV oranını yüzde 18’den yüzde 1’e indiriyoruz.
5- KOVİD-19 salgınıyla ilgili tedbirlerden etkilendiği için nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan kredi anapara ve faiz ödemelerini asgari 3 ay öteleyecek ve gerektiğinde bunlara ilave finansman desteği sağlayacağız.
6- İhracattaki geçici yavaşlama sürecinde kapasite kullanım oranlarının korunması amacıyla ihracatçıya stok finansmanı desteği vereceğiz.
7- Bu dönemde işlerinin olumsuz etkilendiğini beyan ederek talepte bulunan esnaf ve sanatkârların Halkbank’a olan kredi borçlarının, Nisan, Mayıs ve Haziran anapara ve faiz ödemelerini 3 ay süreyle ve faizsiz olarak erteleyeceğiz.
8- Kredi Garanti Fonu limitini 25 milyar liradan 50 milyar liraya çıkartacak, kredilerde önceliği gelişmelerden olumsuz etkilendiği için likidite ihtiyacı oluşan ve teminat açığı bulunan firmalar ile KOBİ’lere vereceğiz.
9- Vatandaşlarımız için uygun ve avantajlı şartlarda sosyal amaçlı kredi paketleri devreye alınmasını teşvik edeceğiz.
10- 500 bin liranın altındaki konutlarda kredilendirilebilir miktarını yüzde 80’den yüzde 90’a çıkartacak, asgari peşinatı yüzde 10’a düşüreceğiz.
11- Virüsün yayılmasına karşı alınan tedbirlerin etkisiyle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline “mücbir sebep” notu düşülmesini sağlayacağız.
12- Stopaj gibi kaynağında yapılan kesintilerin ödemelerini içeren içeren muhtasar beyannamelerin sürelerini 3 ay erteliyoruz.
13- Asgari ücret desteğini devam ettireceğiz.
14- Mevzuatımızdaki esnek ve uzaktan çalışma modellerinin daha etkin hale getirilmesini temin edeceğiz.
15- Kısa Çalışma Ödeneğini devreye alacak, bundan faydalanmak için gereken süreçleri kolaylaştırılacak ve hızlandırılacağız. Böylece faaliyetine ara veren işyerlerindeki işçilere geçici bir gelir desteği verirken, işverenlerin de maliyetini azaltmış olacağız.
16- En düşük emekli maaşını 1.500 liraya yükseltiyoruz.
17- Emeklilerin bayram ikramiyesini Nisan ayı başında ödüyoruz. Yine emeklilerimizin maaş promosyon ödemelerinin de, şubelere gitmelerine gerek kalmaksızın, doğrudan hesaplarına yatırılmasını sağlıyoruz.
18- Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın belirlediği kriterlere göre ihtiyaç sahibi ailelere yapılacak nakdi yardımlar için ilave 2 milyar liralık bir kaynak ayırıyoruz.
19- İstihdamdaki sürekliliği temin etmek amacıyla 2 aylık telafi çalışma süresini 4 aya çıkartıyoruz.
20- Küresel tedarik zincirlerindeki aksama ihtimaline karşı hem üretimde, hem de perakende de belirlediğimiz önceliklere göre alternatif kanallar geliştireceğiz.
21- Tek başına yaşayan 80 yaş üstü yaşlılarımız için, sosyal hizmet ve evde sağlık hizmetlerinden oluşan periyodik takip programını devreye alıyoruz.
Nallıhan’da Dezenfekte Çalışmaları Devam Ediyor
Çok güzel olmuş. Eline emeğine sağlık.
İnsanın köyüne gidesi geliyor,çok güzel olmuş.
Çok güzel bir yazı olmuş, ellerine emeğine sağlık 🌺😊
İsmail eline, diline sağlık. Rabbım kalemine güç versin..
Yüreğine,güzel kalbine sağlık.
Çocukluk yıllarıma götürdün beni.soguk suları ,fırından yeni çıkmış köy pidesi ve ekmeğini yemiş gibi oldum.Eline diline ve kalemine sağlık…