Prof. Dr. Tevfik Özlü: “Covid olanların yaş oranı giderek düşüyor”

Korona virüse yakalananların yaş oranının giderek düştüğü ve bilhassa 25-35 yaş aralığında hastanelere daha çok hasta yatışı olmaya başladığı belirtildi.
Pandemiyi durduracak tek silahın aşı olduğunu belirten Sıhhat Bakanlığı Bilim Şurası Üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Kısmı Öğretim üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, hastaneye yatanların hepsinin aşısız yada tek doz aşı yaptıranlar olduğuna dikkat çekti.
Özlü “Şu an hastaneye yatan olgularımızın hepsi aşısız ya da tek doz aşı olanlar. Çift doz aşılı olanlardan aşılı olanlardan hastaneye yatan aşağı üst hiç yok. Hastanede ve ağır bakım ünitelerinde hastaneye yatanlar daha evvel yaşlı hastalardı. Birinci periyotlar sıhhat çalışanlarını çok yatırıyorduk. Artık şimdi hiç sıhhat çalışanı yok ağır bakımda ve serviste. Zira hepsi aşılandı ve onun için artık hastalığa yakalanmıyorlar. Covid olsalar bile çok hafif atlatıyorlar hastaneye yatışları gerekmiyor. Yaşlı popülasyon da şayet üçüncü doz aşılarını olmuşsa onları da yatırmıyoruz. Onun için aşı pek tesirli ve inançlı. Pandemiyi durduracak tek güç tek silah şu anda aşı. Onun için aşıyı yaptırmamız lazım. Ulusça, milletçe, insanlıkça bu badireden kurtulmak için aşılamayı süratli bir halde yaptırmamız tamamlamamız gerekiyor. Türkiye’de günde 100’ün üzerinde yurttaşımızı kaybediyoruz bu 100 meskene ateş düşüyor demektir. Bu acıların artık durması lazım” dedi.

“Hastalarımız genç yaştaki hastalar”
Hastaların ekseriyetle genç hastalar olduğunu kaydeden Özlü, “Hastalarımız, genç yaş hastalar.


Evvelce yaş ortalaması yüksekti artık genelde 25-35 yaş aralığında daha çok hasta yatırıyoruz. Zira gençler maalesef aşılanma konusunda biraz daha isteksiz davranıyorlar. Yaşlı popülasyon ve sıhhat çalışanları gereğince aşılandığı için artık onlar hastalanmıyor. Lakin gençler hiçbir hastalığı olmayan kronik hastalığı olmayan sapasağlam sağlıklı şahıslar maalesef ağır hastalığa yakalanabiliyorlar ve ağır bakımda takip ettiğimiz kaybettiklerimiz de oluyor. O bakımdan aşılanmak gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye’de aşılanma oranlarının kâfi olmadığını tabir eden Özlü, “Maalesef aşılanma oranlarımız şimdi kâfi değil.
Türkiye’de iki doz aşısını yapıp bağışıklık kazanmış oran yüzde 35 civarında. Bunun yüzde 75’lere çıkması lazım. Onun için yaygın bir formda aşıları yaptırmalıyız. Eylül ayı itibariyle okullar da açılacak. Hasebiyle okulların açılmasıyla birlikte önemli bir kaynaşma insan hareketliliği bir ortaya gelme olacak. O bakımdan aşılanma daha da bir değer arz ediyor. Bir konutta ya da bir hanede okula gidecek çocuk varsa o hanede bulunan erişkinlerin hepsinin aşılanması lazım. Zira çocuk bu hastalığa yakalanıyor fakat çok ağır seyretmiyor çocuklarda hafif seyrediyor. Çocuk okuldan hastalığı getirdiğinde o meskende bulunan anne, baba, nine bilhassa kırsal kesitlerde geniş aile yapısı bizde bilhassa fazla. Münasebetiyle çocuğun bulaştıracağı aile fertlerinin ağır hastalığa yakalanma riski çok yüksek. Delta varyantı maalesef çok kolay bulaşıyor, süratli yayılıyor. O bakımdan önümüzdeki devirde okula gidecek çocuk varsa o konutta yaşayan herkesin o çocukla teması olan aile fertlerinin hepsinin aşılanmasında fayda var. Bunun için artık son günler. Zira 1 ay kaldı iki doz aşının yapılması fakat 1 ay içerisinde mümkün olabilir. O bakımdan yurttaşlarımızın aşıya ilgi etmesini tavsiye ediyorum” formunda konuştu.

“TFF’nin maçlara aşısızların alınmaması kararı yerinde bir karar”
Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) maçlara aşısızların alınmaması istikametinde kararını hakikat bir karar olarak gördüğünü belirten Özlü, “TFF maçlara aşısızların alınmaması tarafında bir karar aldı.


Bu bence gerçek bir karar. Zira maç ortamı kalabalık bir ortam heyecanlı bir ortam. Taraftarlar bir ortada arayı muhafazaları mümkün değil. Tezahürat yapıyorlar hasebiyle Delta Varyantı’nın bulaşması için çok uygun. O bakımdan aşısız olan bireylerin bulaştırma riski yüksek olduğu için bu önlemin gerçek olduğuna inanıyorum. Tribünleri tekrar boşaltmamak için tekrar seyircisiz maçlara geri dönmemek için bu önlemin alınması gerekiyor. Önümüzdeki süreçte bu önlem daha da yaygınlaşabilir. Konserler, sinemalar, tiyatrolar üzere kalabalıkların bulunduğu alanlara girişlerde aşı ya da en azından test negatifliği aranabilir. Bu aslında zorlamak için değil, toplumu korumak için alınan bir önlem. Devlet vatandaşının sıhhatini korumak zorunda. Aşılanmayan bir kişi yalnızca kendini riske atmış olsa bunu güzel karşılarız deriz ki; kendi kararı aşılanmıyor, kendini riske atıyor hürmet duyarız fakat bu türlü bir kalabalık ortama girdiğinde etrafında bulanan pek çok kişinin sıhhatini tehdit etmiş oluyor. O bakımdan bu türlü kararlar Avrupa’da da alınmaya başlandı. Amerika’da alınıyor. Fransa’da, İtalya’da, Almanya’da kimi kısıtlılıklar geliyor. Aslında bunlara gerek kalmadan gönüllülük aslıyla yurttaşlarımızın aşılanmasını tavsiye ediyorum” tabirlerini kullandı.

“Tek silah aşı”
Salgınla başa çıkmanın tek silahının aşı olduğunu kaydeden Özlü, “Elimizde aşıdan diğer silah yok.


Geçen yıl salgınla başa çıkmak için elimizde bir silah yoktu. Yalnızca yasaklar, kısıtlamalar getiriyorduk. Lakin artık elimizde bir silah var. Tekrar o yasaklara ve kısıtlamalara artık geri dönmek istemiyoruz. Beşerler işlerini kaybettiler, dükkânlarını açamadılar, çocuklar okullara gidemedi tekrar bunları yaşamak istemiyoruz. O bakımdan şu an en uygun formül aşılanma. Bunun önünü lakin aşılamayla alabiliriz. Dünyada aşılama oranları maalesef düzgün değil. Bilhassa gelişmemiş ülkeler, ekonomik olarak zayıf ülkelerde aşılanma oranları hala çok düşük. O bakımdan bu sürecin şu anda denetim altına alındığını söyleyemeyiz. Hala baktığımızda maalesef pandemi tüm süratiyle devam ediyor. Günlük hadise sayıları 700 binler civarında. Günlük mevt sayıları dünyada on binler civarında. Münasebetiyle bu sürecin yakın bir vakitte birden teğe durmasını umut etmek için bir sebep yok. O bakımdan dikkatli olmamız lazım çok uğraş sarf etmemiz gerekiyor aşılanmak için” dedi.