34,3531$% 0.13
37,4377€% 0.65
44,5192£% 0.27
3.022,47%0,14
5.063,00%-0,31
2330737฿%-0.7681
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ergin Çiftçi, çocuklarda RSV, influenza, adenovirüs gibi solunum yolu enfeksiyonlarının yaygın görüldüğünü belirterek, “Grip aşıları zatürre başta olmak üzere, birçok hastalığı da önlüyor. Bu nedenle çocuklar için de mutlaka yaptırılmasını öneriyorum.” dedi.
Kış döneminin gelmesi ve son iki yıla kıyasla maske kullanımının gevşemesiyle Kovid-19 dışındaki solunum yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığı arttı. Acil servis başvurularında yoğunluğa neden olan ateş, boğaz ağrısı, öksürük, burun akıntısı gibi belirtilerle seyreden enfeksiyonlar, özellikle okul dönemi çocukları daha fazla etkiliyor.
Prof. Dr. Çiftçi, çocuklarda en sık görülen enfeksiyonlar ve korunma yöntemlerine ilişkin AA muhabirinin sorduğu 10 soruya şu yanıtları verdi:
“1- Çocuklarda en sık hangi enfeksiyonlar görülüyor?
Kış mevsimiyle birlikte çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlarını çok sık görüyoruz. Bunlar çoğunlukla Respiratuar Sinsisyal Virüs (RSV), influenza, adenovirüs, metapnömovirüs, bocavirüs gibi enfeksiyonlar. Kovid-19 vakalarında da son dönemde hafif bir artış söz konusu. Bakteri grubu olarak da halk arasında beta veya son zamanlarda Strep-A adıyla bilinen A grubu beta-hemolitik streptokok enfeksiyonlarını da görüyoruz.
Bu hastalıklarla ilgili geçen haftalarda hastanelerimize yoğun başvuru olmuştu ama bu hafta itibarıyla vakalarda biraz daha azalma gözlemliyoruz.
2- Solunum yolu enfeksiyonları geçmiş yıllara kıyasla arttı mı, belirtilerinde bir değişiklik var mı?
Pandemide alınan önlemler solunum yolu enfeksiyonlarını çok azaltmıştı. Bireysel önlemlerin gevşemesi, mevsimsel etki, okulların açılması gibi etkenlerle bu hastalıkları yoğun şekilde görmeye başladık. Fakat klinik bulgu olarak çocukların solunum yolu enfeksiyonlarından daha yoğun etkilendiğini söylemek mümkün değil. Çocuklar, daha önceki yıllarda da gördüğümüz oran ve ağırlıkta hastalanıyor.
3- RSV en çok hangi yaş gruplarını ağır etkiliyor?
RSV, 6 aydan küçük bebekleri çok daha ağır etkileyen bir hastalık, bronşit ve zatürreye yol açabiliyor. Çocuk ne kadar küçükse hastalık o kadar ağır seyrediyor, hastaneye yatışa neden oluyor. Bu nedenle şu dönemde en önemli, riskli gördüğümüz enfeksiyon RSV. Hastalık genellikle yüksek ateş, hırıltı, öksürük, nefes darlığı, solunum yetmezliği gibi bulgulara neden oluyor.
4- Strep-A bakterisi hakkında bilgi verir misiniz?
Strep-A bir bakteri ve antiboyitikle tedavi ediliyor. Aslında ilk kez gördüğümüz, yabancı bir enfeksiyon etkeni değil toplumumuzun yıllardır beta olarak bildiği hastalık. Şu an hastalığın görülmesi şaşırtıcı değil ve ‘Strep-A vakalarında artış var’ gibi bir şey söylenemez. Pandemi öncesi ne kadar artış görüyorsak yine aşağı yukarı aynı artışla karşılaşıyoruz.
5- Hastalığın belirtileri ve riskleri neler?
Beta, çocuklarda ‘faranjit’ dediğimiz yüksek ateş, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, boyundaki lenf bezlerinin büyümesi gibi bulgulara yol açıyor. Baş-karın ağrısı, kusma gibi belirtiler ve toplumun ‘kızıl’ olarak adlandırdığı döküntüler de görülebiliyor. Bazen streptokoksik toksik şok sendromu ve ‘nekrotizan fasiit’ dediğimiz, ağır tabloya yol açan invaziv hastalıklara da sebep olabiliyor.
6- Bazı Avrupa ülkelerinde bu bakteri nedeniyle çocuk ölümleri yaşandı. Bunun nedenleri hakkında bilgi verir misiniz?
Yaşanan çocuk ölümleri endişe yaratıyor. Benzer durum şu an için ülkemizde söz konusu değil. Fakat başka ülkelerde yaşanması elbette uyarıcı olmalı, bu enfeksiyonlar daha dikkatli tedavi edilmeli.
Çocuk ölümleriyle neden karşılaşıldığı şu an kesin olarak bilinmiyor ama çeşitli ihtimaller üzerinde duruluyor. Bunlardan biri daha virülan, saldırgan, daha çok hastalık yapma, ölüme neden olma yeteneği olan bir bakteri türü dolaşıma girmiş olma ihtimali. Fakat henüz kesin bir kanıt yok. Bunun dışında çok sayıda virüs enfeksiyonu olduğu için bazı hastalar gözden kaçmış, tedavileri zamanında başlamamış olabilir.
Ayrıca yoğun virüs enfeksiyonları nedeniyle çocukların bağışıklığının düşmesi ve bakteri enfeksiyonunun daha ağır seyretmesi de ihtimal dahilinde. Üstünde çok durulan bir başka olasılık da çocukların pandemide çok izole kalması ve birçok enfeksiyonla karşılaşmamasının bağışıklık yanıtlarını düşürdüğü yönünde. Şu an sadece ihtimaller değerlendirilse de zaman içerisinde kesin nedeni anlaşılacaktır.
7- Türkiye’de çocuklarda su çiçeği hastalığının görülme sıklığında artış var mı?
Ülkemizde Ulusal Aşı Takvimi’nde su çiçeği aşısı da bulunuyor. Şu an tek doz yapılan bu aşı oldukça etkili ama buna rağmen aşı olmuş çocuklarda da daha hafif seyreden şekliyle su çiçeğini görebiliyoruz. Çok bulaşıcı olduğu için çocuğun çevresindeki diğer kişilerin de hastalığa yakalanma ihtimali yüksek. Ülkemizde şu an su çiçeğinde ciddi bir vaka artışı, bir salgın söz konusu değil. İlerleyen dönemde de aşılaması yapıldığı için böyle bir durum yaşanması beklenmiyor.
8- Aileler, solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için neler yapmalı?
Enfeksiyonlardan bütünüyle korunmak mümkün olmasa da maske, mesafe, hijyen kurallarına uymak çok önemli. Bu önlemlere uyulursa hastalıkların görülme sıklığı çok azalacaktır. Çocuklarımızın iyi beslenmesi, düzenli uyku uyuması da hastalıklardan korunmak için son derece önemli.
Ayrıca çocuklarımızın aşılarını yaptırmalıyız. Aşılar sayesinde hastalıklara daha az yakalanılıyor, yakalanılsa bile daha hafif geçiriliyor.
9- Çocuklar için hangi aşıları öneriyorsunuz?
Ulusal Aşı Takvimi’nde yer alan bütün aşıları zaten çocukların olması gerekiyor. Fakat bunun yanı sıra riskli gruplara önerilen influenza (grip) aşıları 6 aydan büyük bütün çocuklara da yapılabiliyor, yaklaşık yüzde 70 oranında koruma sağlıyor. Aşılar zatürre başta olmak üzere pek çok hastalığı da önlüyor. Bu nedenle çocuklar için de grip aşılarının mutlaka yaptırılmasını öneriyorum.
Bunun dışında ülkemizde 12 yaş üzerindeki herkes Kovid-19 aşısını olabiliyor. Bu aşının da enfeksiyona karşı koruyuculuğu var.
10- Okullarda hangi önlemler alınmalı, öneriniz nedir?
Maske, enfeksiyonlara karşı koruyucu, 3 yaşından büyük çocukların maskeyi rahatlıkla kullanabildiğini biliyoruz ama bu konuda okul ve öğretmenlerin kendi içlerindeki durumu değerlendirerek karar almalarını tavsiye ediyorum. Sınıf mevcudiyeti, sınıfın büyüklüğü, havalandırma durumu, ders ve teneffüs süreleri dikkate alınarak karar verilmesinde fayda var. Eğer uygulanabiliyorsa bu dönemde maske kullanımı mutlaka enfeksiyon sıklığını azaltacaktır.”
Kızılcahamam’da hazırlıklar tamamladı