34,1657$% 0.08
38,2175€% -0.21
45,7244£% -0.29
2.917,95%-0,51
4.979,00%0,36
2247601฿%-0.43761
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, “Bugün toplumun yüzde 16’sı ve daha üzerinde aşılanan var. İnşallah bu 2 aylık süreçte 30-30, 60 milyon doz daha geldiğinde, nüfusun yüzde 70’ini aşacak durum matematiksel olarak ortada. Ama bu matematiksel durumun gerçekleşmesi için aşıya mutlaka gitmemiz lazım” dedi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Kemalettin Aydın, tam kapanma sürecinden sonra Covid-19 vakalarında yaşanan azalma sürecini ve salgının bundan sonra nasıl şekilleneceğini İHA muhabirine anlattı. Prof. Dr. Kemalettin Aydın, yaklaşık bir buçuk yıllık mücadelenin sonunda virüs ile mücadelede en önemli dönemece gelindiğini söyledi. Prof. Dr. Aydın, toplumun en az yüzde 70’inin aşılanması gerektiğini ve hali hazırda aşılar varken bu aşılara uyum oranının da artması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Aydın, İHA muhabirine yaptığı değerlendirmede, “Genel bir tam kapanma ile vakaların azalacağını bekliyorduk. 10 binler civarında olacağını o zamanlar tahmin ediyorduk. Bayramdan sonra da 10 binler civarında oldu. Sonraki süre içerisinde de düşüş devam etmesi gerekiyordu etti de. Ama kademeli normalleşme ile her gün yeni normalleşmeler ekliyoruz hayatımıza. Doğal olarak o normalleşmenin etkisiyle hafif bir yükselmenin olması da beklentilerimiz içerisinde. Yani aslında bayramdan sonra 4. dalga olacak diyen arkadaşlarımıza, biz bayramdan sonra böyle bir 4. dalga beklemiyoruz demiştik. Çünkü insanlar gittikleri yerde de izole olacaklar. Ama bayramdan sonra normalleşme ile hafif hafif gelmeler olacaktır” ifadelerini kullandı.
“Önümüzdeki pazartesi günü toplantılar, yemekli düğünler gibi açılımlar normalleşmeler olunca insan hareketliliği ve insan kümeleşmeleri artınca doğaldır ki hayatımızda var olan virüs bir miktar daha rakamları yükseltir”
Ramazan Bayramı sonrasında çok büyük bir artış beklemediklerini ve bu şekilde de olduğunu kaydeden Prof. Dr. Aydın, düğün sezonunun başlaması ile birlikte ufak düzeyde vaka artığı olabileceğini belirterek, “Tahmin ediyorum önümüzdeki pazartesi günü biraz daha düğünlerin sayısı, toplantıların sayısı, yemekli düğünler gibi açılımlar normalleşmeler olunca insan hareketliliği ve insan kümeleşmeleri artınca doğaldır ki hayatımızda var olan virüs bir miktar daha rakamları yükseltir. Ama bu yükseltmenin büyük bir dalga olarak hayatımızı yeniden güz dönemine kadar tedirgin edecek bir yükselme olacağını düşünmüyorum. Olsa olsa 10 bin, 12 binler civarında bir yükselmeye kadar çıkabilir. Ama toplum da buna tedbirini alarak süreci yönetir. Tabi ki burada asıl olan konu, yüklü miktarda aşının Türkiye’ye geliyor olması. Aşının da hızlı bir şekilde aşağı yaş gruplarına doğru inmesi. Şimdi 45 yaşında önümüzdeki pazartesi gününden itibaren 40 yaşa iniyor. Haftada bir öyle beşer beşer düşünce temmuz ayının ortalarına doğru 20 yaş üstünün tümünü kucaklayabilecek şekilde aşının Türkiye’ye geleceğini biliyoruz” şeklinde konuştu.
“Bu matematiksel durumun gerçekleşmesi için aşıya mutlaka gitmemiz lazım”
Prof. Dr. Aydın, yapılan anlaşmalar ile birlikte toplum bağışıklığının oluşacağı düzey olan nüfusun yüzde 70’inden fazlasının aşılanabileceği miktarda aşının, Türkiye’ye geleceğini belirtti. Aydın, sırası gelen her vatandaşın aşıya yönelmesi gerektiğinin altını çizerek, “Bugüne kadar büyük bir mücadele verildi. Bu mücadelenin içerisinde bireysel mücadelemiz var. Birçok bedel ödeyerek bu mücadelenin içinde olan insanlar oldu. Sağlık çalışanları şehitlik mertebesine ulaşarak bedel ödedi. Hükümet çok ciddi bir anlamda mücadele etti. İlacı bulmak, aşıyı bulmak, şehir hastaneleri ve bunların ekonomik kaynaklarını sağlamak gibi. Bir buçuk yılın sonunda şuraya geldik, evet belirli bir oranda kontrol edebilir duruma geldik. Hem sağlık alt yapımızla, hem milletin bilinçlenmesi ile hem de aşının devreye girmesiyle. Bugün toplumun yüzde 16’sı ve daha üzerinde aşılanan var. İnşallah bu 2 aylık süreçte 30-30, 60 milyon doz daha geldiğinde nüfusun yüzde 70’ini aşacak durum matematiksel olarak ortada. Ama bu matematiksel durumun gerçekleşmesi için aşıya mutlaka gitmemiz lazım” diye konuştu.
“Hastalığın yayılımında en riskli ve en fazla faktör olan grup 17-35 yaş grubu idi”
Aşıya uyum konusunda en çok endişe duyduğu yaş grubunun 17-35 yaş grubu olduğunun altını çizen Aydın, hastalığın bu yaş grubunda da yıkıcı etkilerinin olduğunu hatırlattı. Aydın, bu yaş grubunun da aşıya uyum göstermesi gerektiğini anımsatarak, “En çok endişe duyduğum grubu zikredeyim.
Hastalığın yayılımında en riskli ve en fazla faktör olan grup 17-35 yaş grubu idi. Bunu toplumda çok görüyordum. Bu gruba hastalığın yayılımını anlatmakta zorlandık. Kurallara uyma oranları çok düşüktü. Bu sefer bari aşıya uyumda, yüksek bir uyum göstersinler ve bu toplumun bugün yaşamakta olduğu; psiko-sosyal fiziksel ve sosyal ekonomik nedenlerin tümünün ortadan kalkacağı sağlıklı bir topluma güz dönemi ulaşırız inşallah” dedi.
“İki doz Çin aşısı olanların 6 ay sonra hatırlatıcı dozunu da yaptırmak gerekiyor”
Covid-19 ile mücadele kapsamında aşının çok önemli olduğunu, kendinin faz denemelerinde dahi aşı için gönüllü olduğunu ve aşısını olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kemalettin Aydın, üçüncü doz olarak bilinen rapel yani hatırlatma dozu ile ilgili de şunları kaydetti:
“Biz aşıları baştan itibaren hep söylüyoruz. Bu aşılar bir kez yapılıp daha sonra geri kalan ömür boyu koruyuculuğu olan aşılar değil. Bu aşıların zaman içerisindeki koruyuculuğu; bakarsınız 6 ay, bakarsınız 2-3 yıl sürecek bize bunu zaman gösterecek. Ama belli bir zaman sonra bizdeki savunma hücrelerinin azalıp kaybolacağını, onun için de bir hatırlatma dozuyla fabrikanın yeniden bir savunma hücresi üreteceği bir süreç yaşanacağını söyleniyor. Sağlık Bakanlığı, Koronavirüs Bilim Kurulu’nun hazırladığı rehbere göre, hastalık geçirenleri 6 ay sonra aşıya alıyordu. Bu şunu da gerektiriyor o zaman. 2 doz Çin aşısı olanların 6 ay sonra hatırlatıcı dozunu da yaptırmak gerekiyor. Ama bunun kesin cevabı şöyledir. Bilim üzerinden konuşmak lazım.
6 ay, 8-10 ay, belki 1 yılı dolacak. Siz aşılamış olduğunuz kitleyi biliyorsunuz. 1 yıl içerisinde o kitle içerisinden belirli bir grubu alırsınız, bu grupta koruyucu antikorların ne kadar daha devam edip etmediğine bakarsınız. 1 yılı dolanların aşının etkinliği devam ediyorsa, o zaman yaptırmadan gidersiniz. Şuan bu işin tam tartışıldığı bir dönem. Ama görünen o ki özellikle Çin aşısında hatırlatma dozuna ihtiyaç olacak. Bu sıralar da tam olarak bunun zamanı. Tahmin ediyorum ki güz dönemine kadar kullanıma girecektir.
Hangi aşı ile olunacak konusundaki soru. Onu bugün artık farklı aşılar ile de de yapılabileceği bilgisine sahibiz. Ama ‘yok ben farklı aşıyı yaptırmam, bildiğim ölü virüs aşısı ile devam etmek istiyorum’ diyen gruba da inşallah yerli ve milli ölü virüs aşısı dediğimiz, Kayseri grubunun aşısı da eylül sonu, ekim gibi üretime ve kullanıma geçince onunla rapel (hatırlatma) dozunu çok rahatlıkla yapabilecekler. Ama şuan da görülen o ki Türkiye’deki her iki aşı ile de birbirlerini rapelleyebilirler.”
Türk Kızılay kuruluşunun 153’üncü yılını kutluyor