34,2452$% 0.28
37,6376€% -0.37
45,0841£% 0
2.921,73%0,22
4.978,00%0,00
2123710฿%-0.36358
Facebook, Instagram ve Twitter gibi sosyal medya devlerinin İsrail tarafından Filistinlilere yapılan zulmü sansürlemesi, dünyada tepkiye neden oldu. Doç. Dr. Ali Murat Kırık, yaşananları “Dijital Faşizm” olarak nitelendirdi.
İsrail’in Filistinlilere yönelik uyguladığı zulümün sosyal medyada sansürlenmesi, tepkilere neden oldu.
Konu ile alakalı olarak değerlendirmelerde bulunan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim üyesi ve Dijital İletişim Araştırmacısı Doç. Dr. Ali Murat Kırık; “Sosyal paylaşım ağlarıyla fikirlerimizi, düşüncelerimizi özgür bir şekilde paylaştığımız ifade ediliyor ancak sosyal medyada tabii ki merkezi yine Amerika Birleşik Devletleri(ABD) olduğunu görüyoruz. Biz insanlara özgür iletişim alanı sunuyoruz deseler de yapılan paylaşımlar ve geçmişte gördüğümüz örneklerden aslında yanlı ve taraflı içeriklerin var olduğu ve bu içeriklerin ön plana çıkarıldığı, bu düşünceye ters olan içeriklerin ise filtrelendiği, sansürlendiği hatta bu ortamlardan silindiğini görüyoruz, şahit oluyoruz” ifadelerini kullandı.
“Algoritmalar aracılığı ile otomatik olarak sansürlendiğini görüyoruz”
Belirli algoritmalar ve yapay zeka teknolojileri ile sansür uygulamaların yapıldığını belirten Kırık “Yapay zekâ teknolojilerinin çalışma prensibi tıpkı insan beynine benziyor. İnsan beynini nasıl bilgilerle besliyorsunuz ve o yavaş yavaş sizin zihninizde farklı düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlıyor aynı şekilde bu yapay zekâ algoritmaları, sosyal medyaya da aynı şekilde hizmet veriyor. Örnek vermek gerekirse; sizin aleyhinize olduğunu düşündüğünüz içeriği çok rahat bir şekilde yapay zeka aracılığı ile filtreleyebilme şansına sahip oluyorsunuz. Filistin ve İsrail meselesinde bunları gördük. Filistin bayrağının paylaşılması, Filistin’le ilgili içeriklerin paylaşılması ya da orada meydana gelen olaylarla ilgili kişileri, insanların görüşlerini ve fikirlerini paylaşması konusunda sansür yaşandığına şahit olduk. Bazı kullanılan hashtaglerin ve kelimelerin çok rahat bir şekilde algoritmalar kullanılarak filtrelendiği ve bu algoritmalar aracılığı ile otomatik olarak sansürlendiğini görüyoruz. Hatta bazı videoların yüklendiği esnada filtrelendiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
“Çıkan akımların birçoğunun amacı aslında kişilerin biyometrik verilerini ele geçirmek”
Sosyal medyada hemen her gün çıkan yeni akımlardaki tehlikeye de dikkat çeken Kırık, “Sosyal medya şirketlerine üye olurken, üyelik gerçekleştirirken tabii ki bir kullanıcı sözleşmesinden faydalanırız. Bu kullanıcı sözleşmelerini genelde okumayız biz ama kullanıcı sözleşmelerinde zaten bu tarz içeriklerle karşı karşıya kalındığında içerikleri filtreleyebileceğini, topluma aykırı ihlal oluşturabilecek içerikler başlığı adı altında sunulur ama bu bir soru işaretidir ve bu bir açıktır. Sosyal paylaşım ağları bu açıklardan faydalanarak kişilerin içeriklerinin sansürlenmesinin sağlar.
Artık görsellerle de içeriklerin paylaşılması söz konusu oluyor bunu nasıl sansürleyebilirsiniz. Görsellerde de biliyorsunuz artık biyometrik veriler, yüz algoritmaları, şekiller, renk algoritmaları çalışmaya başlar. Bunları akımlarda da görüyoruz. Çıkan akımların bir çoğu aslında kişilerin biyometrik verilerini ele geçirmek ve bunları yapay zeka algoritmalarında kullanmak için ortaya çıkan akımlar oluyor. Bunun tabii ki insan hakları açısından, ifade özgürlüğü açısından çok büyük sorunlar sıkıntılar doğurduğunu ifade edebilmek mümkün” diye konuştu.
Kırık, sansüre yönelik uygulamalara sert tepki göstererek, “Biz buna kısaca dijital faşizm adını veriyoruz. Kendine ait olan düşüncelerin tasvip edilmesi, kendine aykırı olan hiçbir düşüncenin ortada dolaşılmamasını sağlıyor” dedi.
Hurdacıdan topladıkları malzemelerle kendi araçlarını yaptılar