DOLAR

35,1735$% 0.2

EURO

36,4830% 0.13

STERLİN

43,9687£% -0.11

GRAM ALTIN

2.942,50%0,44

ÇEYREK ALTIN

4.802,00%0,41

BİTCOİN

3381141฿%-3.06949

a
KARAMAN HABER
KARAMAN HABER

BİR SEVDADIR NALLIHAN NOSTALJİLERİ III

BİR SEVDADIR NALLIHAN NOSTALJİLERİ III

KALEMİN SESİ

TANER DEMİR

Eskiden koca han ve çevresi kasabanın sanayi çarşısı gibiymiş. Demirci, kalaycı, bakırcı bıçakçı vs. hepside koca handa ve civarındaymış.

1014-1015 Yılında Veziri Azam Nasuh paşa tarafından Tatar Ali çavuşa yaptırılan bu han, camisi ve hamamı ile beraber bugün ki Nallıhan’ın oluşmasında çekirdek olmuş bir külliyedir. Eski adı Karahisar-ı Naallu olan kasaba bugün ki adını bu handan almıştır. Eskiden hanın güney köşesinde büyük su deposu olan bir çeşme ile yanında Ermenilerden kalma metruk bir koza istim hanesi varmış. Olgulaşan kozalar burada buhar işlemine tutulurmuş.

1921 Yılında gerçekleşen Ermeni tehcirine kadar Nallıhan’da yaşayan ciddi bir ermeni nüfusu varmış. Kasabanın güney yamacı Ermeni mahallesiymiş. Onlardan kalan muhkem bir kilise binası 1970lere kadar ayaktaydı. Sonra define arayıcılarının hırsına mağlup oldu. Yıktılar. Bu gün Hâlâ temelleri ve bahçesi görülebilir. Ermenilerin zaman, zaman sanatçılar getirerek bu kilisenin bahçesindeki mektep de konser tertip ettiklerini, Denizkızı Eftalya hanımın burada konser verdiğini, Nallıhan’ı çın, çın inlettiğini anlatırmış.

Deniz Kızı Eftalya’ nın Hikayesini de Nallıhanlı okurlarım için araştırdım. Aslen Ermeni olan bu kızın sesi çok güzelmiş. Meşhur olmadan İstanbul da boğazın derinliklerinden sadece sesi duyulurmuş. Bu güzel sesli kıa sonraları meşhur olmuş. Lakabı Deniz kızı kalmış. Atatürk’e de şarkı söylemiş. Bir zamanlar Nallıhan’ı kundaklayıp yakan, Kasaba alev, alev yanarken tepede sabaha kadar şarkı söyleyen Ermeniler, ekonomik olarak oldukça hâkim durumdaymışlar. Para kazanan işler, ticaret, büyük bağ ve bahçeler, İpek fabrikası, Gülyağı fabrikası, kuyumculuk, vs. onlardaymış.

Dolayısı ile en debdebeli evler de onlarınmış. Ermeniler gittikten sonra bu evler Kasabanın ileri gelenlerinin eline geçmiş. Cayırtıların kahvesinin hemen üst tarafındaki büyük bahçesi olan üç katlı bir ermeni konağı hükümet binası olarak kullanılıyordu. Sonra halden hale geçerek yıkılıp, yerine hükümet binası yapıldı. Şu an sadece Adliye binası olarak kullanılmaktadır.

Bugün Belediye olarak hizmet veren binada aslında bir ermeni evidir. Tehcirden sonra boşalan ev Sakarya İlk Okulu olarak kullanıldı. Okul yeni yapılan binasına taşındıktan sonrada Kız Sanat okulu olarak kullanılan bu ev sonunda belediye olarak hizmet vermeye başladı.

Nallıhan’ın Pazarı eskiden beri Pazartesi günleri kurulur. O zamanlar bugün ki gibi köylerde türlü, türlü arabalar yoktu. Köylüler pazara ya eski bir kamyonun kasasına doluşarak, ya da hayvanlarına binerek veya yürüyerek gelirdi.

Herkes pazara getirdiği ürününü satar, kazandığı parayla tuz, şeker, gazyağı, lamba camı, sıvı yağ gibi şeyler alarak köyüne dönerdi. Kırılmasın diye yağ şişeleri yün ipliğinden örülmüş bir kılıfın içine konularak eşeğin semerinin yan tarafına, lamba camları da bir ipe geçirilerek kolye gibi boyuna asılır, sağ salim köye götürülürdü.

Yemeklik sıvı yağ bakkallarda satılmazdı. Koca hanın önündeki meydanın üst köşesinde Mudurnu’dan gelen bir yağcı, büyük varillerin içinde getirdiği haşhaş yağını, susam yağını ve pamuk yağını elindeki litre ile ölçerek satardı.

Kasabanın daimi bir yağcısı da vardı. Yağcı Hakkı karagülle tarlasının kuzeybatı ucunda evinin altındaki yağ hanesinde yağ çeker satardı. Ondan yağ almak bir zevkti. Taze, taze kavrulup perese konulmuş susamın kokusunu içinize çekerek çıkan yağı almanın hazzı ancak yaşanırsa anlaşılabilir.

Yine bizim çocukluk yıllarımızda Radyo meşhurdu. Televizyon yokken Radyodan günlük anlatılan Arkası Yarın isimli tiyatroyu mutlaka dinlerdik. Hele hele Cuma günleri Ocağın şen olsun Köylü kardeş diye başlayan meşhur Halk hikayelerini konuşmadan ailelerimizle birlikte dinlerdik. O zamanlarda İnce Mehmet romanı halk hikayesi olarak dinlerken okula bile geç kalırdık.

Reklam pek bilmezdik. Sadece Eczaneden Aspirin reklamı olarak Frizbi alabildim. Birde Yapı Kredi Bankasının Uğur böcekli kumbarası ile Gripin reklamında başı ağrıyan bir kadının resim afişini hatırlıyorum. O resimdeki kadının afişi bu günkü belediyenin arka sokağındaki metruk bir evin duvarında yıllarca durmuştu. Annemin de migren baş ağrısı olduğundan o afişe baktıkça annemi hatırlardım.

Nallıhan Yazılarımız devam edecek. Ben bu gün yazdığım bir güzel Nallıhan şiiri ile veda etmek istedim. Selam ve dua ile.

Nallıhanhaber.com size daha iyi hizmet sunabilmek için İhlas Haber Ajansı ve Anadolu Ajansı abonesidir. 
0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

BİR SEVDADIR NALLIHAN NOSTALJİLERİ IV

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0