34,2040$% 0.1
38,1197€% -0.15
45,7902£% 0.2
2.892,48%-0,94
4.905,00%-1,05
2175575฿%-3.38868
ANKARA
Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından “Ortadoğu’da Geleneksel İttifakların Geleceği: Türkiye-İsrail-Suudi Arabistan” paneli düzenlendi.
SETA’nın başkentteki binasında gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak, SETA Washington D.C. Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, Sakarya Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Philipp Amour ve Riyad Diplomasi Araştırmaları Enstitüsünden Abdullah al-Shammari katıldı.
Amour, konuşmasında, Ortadoğu’daki son gelişmeler nedeniyle ülkeler arasındaki ittifakların dönüşüm geçirdiğini ve gücün dağılımında dengesizlik oluştuğunu belirtti.
Arap Baharı ve sonrasındaki dönemin İsrail için bir avantaj oluşturduğunu söyleyen Amour, şunları kaydetti:
“İsrail bölgesel dinamiklere bazı durumlarda saldırgan, bazı durumlarda ise savunmacı yaklaşıyor. İsrail’in dış politikası ‘bekle ve gör, statükoyu koru, bölgesel üstünlük kur, ne Araplarla, ne İranlılarla ne de Türklerle iş birliği kur ve geleceği bekle’ anlayışıdır. Gördüğümüz kadarıyla gelecek de İsrail’in lehine. Çünkü diğer herkes birbiriyle savaşıyor.”
Riyad Diplomasi Araştırmaları Enstitüsünden Shammari ise Ortadoğu’daki ittifaklara ilişkin ABD’nin de strateji geliştirmeye çalıştığını vurgulayarak, “İranlılar lobi faaliyetleri yürüterek ABD’de Suudi Arabistan ve Türkiye aleyhinde çok çalıştılar.” ifadesini kullandı.
Shammari, Türkiye’nin ve Suudi Arabistan’ın ABD ve Avrupa’da daha fazla akademik lobi faaliyeti yürütmesi gerektiğini de söyledi.
Türkiye – Suudi Arabistan ilişkilerini de değerlendiren Shammari, “Özellikle Suudi Arabistan ve Türkiye arasındaki askeri iş birliği, görünenin ve düşündüğünüzün çok daha ötesinde iyi bir seviyede. Bugün de ramazan olmasına rağmen, yanılmıyorsam Konya’da 5 gün sürecek ortak askeri tatbikat yapılacak. Suudi Arabistan için en önemli alternatiflerden biri de Türkiye’yle ilişkileri geliştirmek.” diye konuştu.
SETA Washington D.C. Araştırma Direktörü Kanat, ülkelerin “ittifak” ve “ortaklık” gibi kavramları ortak bakış açılarını sunarken kullandıklarını ancak bu kavramların çoğunun ülkeler arasında bir “kurumsallaşmaya” dayanmadığını vurguladı.
ABD’nin son dönemde ittifaklardan kaçındığını, ancak DAEŞ’le mücadelede olduğu gibi koalisyonlara başvurduğunu belirten Kanat, ülkenin net bir ortadoğu politikasının olmadığını işaret ederek, günümüzde ABD’nin birlikte çalışması gereken alanları seçerek “alakart ortaklıklara” başvurduğunu söyledi.
Kanat, Türkiye ve ABD’nin NATO müttefikleri olarak ikili ilişkilerini geliştirdikleri ancak iki ülkenin Suriye krizi konusunda farklı stratejiler geliştirmeye başladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin tehdit algılarını göz önünde bulundurursak ABD’nin PYD ile geliştirdiği teknik ortaklık, iki ülke arasındaki tarihi ortaklığın istikrarını bozabilir. ABD’nin PYD’ye askeri destek sağlaması, karşılıklı ilişkilerde özellikle de Türkiye’nin ABD’ye karşı tutumunda uzun vadede şüpheciliğin artmasına ve güven problemi yaşanmasına yol açabilir.”
Muhabir: Nazlı Yüzbaşıoğlu
Nallıhan.com sitesi size yeter
Futbolda şehitler için çarpıcı gelişme