Görme engelinin engel olmasına izin vermedi, Rukiye öğretmen engelleri aşarak çocukluk hayalini gerçekleştirdi

Şimdikilere nazaran vaktinde gidememiş olabilirim lakin 6 saatlik bir ara kent olarak, benim okulum yatılıydı. Bayramlarda ve yaz tatillerinde ailemin yanına gidiyordum. Bunun dışında daima okulda yatıp kalkıyorduk ”dedi.

“Bu benim hayalimdi ve artık çok şükür hayalimi idame ediyorum”
6 yıl memurluk yaptığını aktaran Uğur, “Burada tekrar bir okulda santral memuru olarak misyon yapıyordum.

O yıl ben üniversite imtihanına hazırlanıyordum. Memurluk imtihanının da yapılacağı duyuruldu. O vakitler engeliler için merkezi imtihan sistemleri yoktu, belirli kurumlar imtihan açıyordu. O vakit Ulusal Eğitim Bakanlığı imtihan açtı ben de müracaatta bulundum.

Kastamonu’da imtihana girdim imtihanı kazanmak nasip oldu. Üniversite imtihanına girdim bu imtihanı kazanmak nasip oldu. Ben Fırat Üniversitesini kazanmıştım okul münasebetiyle Kastamonu Elazığ’a tayin edildim.

Gündüz işe gidiyordum, akşam da okula ikisi de olunca 4 yıl bu bu türlü gitti. Sonra okulum bitti ben öğretmenliğe geçtim. Öğretmen olmak benim hayalimdi daima öğretmen olmayı istedim ancak ben aslında daima rehber öğretmeni olmayı istedim ya da Türkçe olabilirdi.

Bu benim hayalimdi ve artık çok şükür hayalimi idame ediyorum” diye konuştu.

“En kıymetli mahzur başımızdır, başımızda neye nasıl baktığımızdır”
En kıymetli mahzurun başın içi olduğunu vurgulayan Uğur, “En kıymetli pürüz başımızdır, başımızda neye nasıl baktığımızdır.


Uzuv mahzurları her türlü yapılıyor, sonuçta her sağlam insan bir engelli adayıdır.

Pürüzün bir seçimi yoktur. Nitekim yapabiliyoruz, kâfi ki toplum bizi ne kahraman görsün ne de mağdur görsün. Bizi de kendileri üzere eşit, erişilebilir hayatta engellilik farlılık olarak görebilirler. Benim bastonum var, herkesin gözüyle baktığını ben bastonumla görüyorum, beni gideceğim yere götürüyor.

Birisi bakarak gidiyor, birisi göz teması kuruyor. Ben de sesle, bastonumla, kokuyla yapıyorum. Ben bir kahraman değilim yahut bir mağdur değilim, ben de herkes üzere yalnızca gözlerinde mahzuru olan bir bireyim” formunda konuştu.

Öğretmenini çok sevdiğini belirten Zümra Genç ise “Türkçe öğretmenimiz Rukiye Uğur bize çok hoş ders anlatıyor.
Onun görme engelli olduğunu biliyorum bazen külfetler yaşayabiliyor, yolda gelirken onu gördüğüm anda çabucak koluna giriyorum. Okula gelene kadar ona eşlik ediyorum, bize çok yeterli bahisler anlatıyor.

Bize günlük 50 sayfa kitap okuma üzere aktiviteler yaptırıyor. Velimize imzalatıp okula getiriyoruz. Kendisini çok seviyoruz” sözlerini kullandı.