Bakan Özer: “Artık işgücü piyasasından geçmişten beri gelen, ‘aradığım elemanı bulamıyorum’ retoriği İnşallah tarih olacak”

Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, mesleksel eğitimde atılan atılımlar ile ilgili olarak, “İnşallah bu süreç, istihdamda da mesleksel eğitim mezunlarının çok rahat bir halde işgücü piyasasında eşleşmesi ile değerli başarılara imza atmasını beraberinde getirecek. Nihayetinde de artık işgücü piyasasında geçmişten beri gelen, ‘aradığım elemanı bulamıyorum’ retoriği inşallah tarih olacak” dedi.
Ulusal Eğitim Bakanı Özer, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Bakan Özer, mesleksel eğitimin iş gücü piyasasına insan kaynağı yetiştirdiğin vurgulayarak, bu kapsamda kesim temsilcileri ile ortak hareket ettiklerinin altını çizdi. Bakan Özer, “Bizim yapmış olduğumuz en kıymetli dönüşüm, dalın temsilcilerinin mezunları beklememesi ve mesleksel eğitimdeki tüm süreçlere faal olarak dahil olmaları. Mesleksel eğitim verdiğimiz tüm alanlarda, bölüm temsilcileri ile bu bağlamda güçlü işbirlikleri kurduk. Artık mesleksel eğitim verdiğimiz tüm alanlarda müfredatı kesim temsilcileri ile birlikte güncelliyoruz. Öğrencilerimizin maharet eğitimlerini ve stajlarını birlikte planlıyoruz. Meslek öğretmenlerimizin iş başı ve mesleksel gelişim eğitimlerini bölüm temsilcileri ile birlikte planlıyoruz. Dal temsilcileri başarılı öğrencilere burs veriyor ve en değerlisi de istihdamda öncelik sağlanıyor. Münasebetiyle bölümün tüm birikiminin, tüm tecrübesinin, tüm müktesebatının mesleksel eğitimde etkin olarak kullanıldığı yeni bir periyoda girdik. Bu durum, öğrencilerimizin mesleksel eğitime talebini yükseltirken, tıpkı vakitte dalın de mesleksel eğitimin kalitesinin artırılmasında her türlü tecrübesini okullarımıza aktarmasını beraberinde getirdi. İnşallah bu süreç, istihdamda da mesleksel eğitim mezunlarının çok rahat bir halde işgücü piyasasında eşleşmesi ile değerli başarılara imza atmasını beraberinde getirecek. Nihayetinde de artık işgücü piyasasında geçmişten beri gelen, ‘aradığım elemanı bulamıyorum’ retoriği inşallah tarih olacak” sözlerini kullandı.

“Özellikle 5 yaş kümesindeki okulöncesi erişimi yüzde 100’e çıkarma konusunda kapasite üretimi ile uğraşıyoruz”
Son 20 yılda eğitime çok önemli yatırımlar yapıldığını vurgulayan Bakan Özer, yeni periyotta eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması için kendilerine üç alan seçtiklerini kaydetti.


Bu üç alandan birincisinin okul öncesi eğitime erişimi artırmak olduğunu söyleyen Bakan Özer, şu sözleri kullandı:
“Gelinen noktada; geçmişten de kaynaklanan, okullar ortası muvaffakiyet farkı bizim eğitim sistemimizin kök sorunu olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.
Her ne kadar son yıllarda burada çok önemli iyileştirmeler sağlansa da devam ediyor. Onun için artık biz bir taraftan eğitimdeki kaliteyi artırmaya çalışırken, öteki taraftan okullar ortasındaki muvaffakiyet farkını, hasebiyle da eğitimde fırsat eşitliğini çok daha yeterli bir yere taşımayı öncelikli odak noktamız yaptık. Bunun için de kendimize üç alan seçtik. Birincisi okul öncesi eğitimde erişimi artırmak. İkincisi okullar ortası imkan farklılıklarını azaltmak. Üçüncüsü de öğretmenin mesleksel gelişimine çok boyutlu ve kapsamlı halde takviye vermek. Neden bunları seçtik? Zira okul öncesi eğitime erişim, direkt ilkokulda hazır bulunmuşluk ortasındaki farka karşılık geliyor. Yani okul öncesi eğitime erişenle sosyoekonomik düzeyine nazaran, erişemeyenler ortasında ilkokul birinci sınıfa başladığı vakit farklılıklar oluyor ve bu farklılıklar devam ediyor. Okullar ortası muvaffakiyet farklıklarının ortaya çıkmasında da olayı muhakkak bir noktaya taşıyor. Hasebiyle biz bilhassa 5 yaş kümesindeki okulöncesi erişimi yüzde 100’e çıkarma ile ilgili kapasite üretimi ile uğraşıyoruz. Bu fevkalade bir açılım olacak ve mümkün olduğu kadar bu anaokullarını ve anasınıflarını Türkiye’nin 81 vilayetinde ve tüm ilçelerinde erişimi kolaylaştıracak formda yatayda dağıtacağız. Ana gayelerimizden bir tanesi bu olacak.”

“Okullar ortası muvaffakiyet farkını etkileyecek fiziki imkanlardaki yetersizlikleri de ortadan kaldırmayı hedefliyoruz”
Eğitimde fırsat eşitliği kapsamında yük verilecek üç alandan ikincisinin de okullar ortasındaki imkan farklarını azaltmak olduğunun altını çizen Bakan Özer, “Her okulun, ilkokul, ortaokul ve liselerin farkı cinslerinde mümkün olduğu kadar; atölye, altyapı, kütüphane, spor alanı olarak birebir imkanlara sahip kılınması için çalışıyoruz.


Hasebiyle eğitimde fırsat eşitliği ve okullar ortası muvaffakiyet farkını etkileyecek fiziki imkanlardaki yetersizlikleri de ortadan kaldırmayı hedefliyoruz. Bunun en kıymetli adımlarından bir tanesi ‘Kütüphanesiz Okul Kalmayacak’ projesi. 26 Ekim’de Emine Erdoğan’ın himayesinde başlatmış olduğumuz proje kapsamında, planlandığı üzere 1 Ocak 2022 yılı itibariyle kütüphanesi olmayan hiçbir okul kalmayacak. Daha sonra spor alanlarına gireceğiz. Sonrasında fiziki alanlar, laboratuvarlar, sanat alanları, maharet atölyeleri, eğitim takviye alanları üzere bir çok eğitim cinsinde farklılıkları gidermek için okulun imkanlarına nazaran değerli adımlar atacağız” biçiminde konuştu.

“Bir eğitim sistemi öğretmeni kadar güçlüdür”
Eğitimde fırsat eşitliği kapsamında atılacak adımlardan üçüncüsünün ise öğretmenleri mesleksel eğitiminin çok boyutlu ve kapsamlı biçimde geliştirilmesi olduğunu vurgulayarak, “Bir eğitim sistemi öğretmeni kadar güçlüdür.


Hasebiyle öğretmenlerimizi mümkün olduğu kadar, onların talepleri doğrultusunda; yalnızca mesleksel gelişim olarak değil, ferdî gelişim olarak, liderlik eğitimi olarak ve 21’inci yüzyılın değişen ve gelişen yetkinlikleri ile desteklemek Ulusal Eğitim Bakanlığı olarak bizim en değerli önceliğimiz. Bunu yaptıkça öğretmenler ortası yeterlilik farklılığını da minimize edeceğiz ve bu da uzun vadede, okullar ortasındaki muvaffakiyet farklarını minimize etmeye katkı sağlayacak.

Mesleksel eğitim bunun haricinde. Eğitim sisteminin hem ortaöğretimin tam oturması hem de işgücü piyasasının aramış olduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmesi açısından kendi işlevlerini verimli bir formda kullanması öncelikler alanlarımızdan bir adedini oluşturuyor” diye konuştu.

“2022 yılı sonuna kadar 3 bin tane anaokulu, 40 bin tane de anasınıfı yapacağız”
Yeni eğitim vizyonunda eğitimde fırsat eşitliği kapsamında okulöncesi eğitime de epeyce tartı verdiklerinin altını çizen Bakan Özer, “2022 Bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde onaylandı.


Burada da deklare ettiğimiz üzere 3 bin tane yeni anaokulu yapacağız. Bunlar bağımsız fiziki yer olan okular. Öbür taraftan da 40 bin tane yeni anasınıfı yapacağız. Daha evvel 2022 yılının Şubat ayı yani ikinci devrin başlangıcına 5 bin yeni anasınıfını yetiştireceğimizi söylemiştik, daha 2021 yılı bitmeden 4 bin 443 tane anasınıfını devreye aldık. Yani yaklaşık 83 bin tane yeni öğrencimiz anasınıfına girmiş oldu. 2022 yılının sonuna kadar 3 bin tane anaokulu ve 40 bin tane anasınıfını sisteme katarsak, az evvel bahsetmiş olduğum 3 yaş, 4 yaş, 5 yaş kümesindeki okullaşma oranını yükseltme ile ilgili amaçlarımıza esasen ulaşmış olacağız” açıklamasında bulundu.

“Artık işgücü piyasasında, ‘aradığım elemanı bulamıyorum’ biçimindeki mazeret de ortadan kalkmış olacak”
İşletmelerde marifet eğitimleri ve stajların 3308 sayılı Mesleksel Eğitim Kanunu ile tanımlandığını hatırlatan Bakan Özer, bu alanda atılan yeni bir adımı da şu formda anlattı:
“Burada bilhassa Mesleksel Eğitim Merkezleri’ni ilgilendiren 2 değerli kritik değişiklik TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi.



Daha evvelce 4 yıllık eğitim boyunca mesleksel eğitime devam eden öğrencilerimiz her ay aldıkları taban fiyatın 3’e 1’ini patron veriyordu devlet de çalışan sayısına nazaran bir kısmını patrona geri veriyordu. Bu düzenleme ile artık patronun maddi yükümlülüğü olmayacak, devlet o taban fiyatın 3’te 1’inin tamamını kendisi karşılayacak.

Hasebiyle patronlar açısından Mesleksel Eğitim Merkezleri çok daha cazip bir hale gelecek. Patronlar, işletmelerini öğrencilerimize çok daha rahat bir formda açacaklar. Daha fazla öğrenci Mesleksel Eğitim Merkezlerinden yararlanmış olacak. Birebir vakitte ikinci bir düzenleme de; Mesleksel Eğitim Merkezlerine devam eden ve 3’üncü yılın sonunda başarılı olan öğrencilerimiz kalfa oluyorlar ve taban fiyatın 3’te 1’i kadar fiyat alıyorlardı, bu da taban fiyatın yarısına yükseltildi. Münasebetiyle kalfaların fiyatı de uygunlaştırılmış oldu. Hem öğrenciler açısından Mesleksel Eğitim Merkezleri cazip hale getirildi hem de patronlar açısından cazip hale geldi. Minimum fiyattaki yeni yapılan yüzde 50’lik güzelleştirmeyi de göz önüne aldığınız vakit artık Mesleksel Eğitim Merkezi’ne devam eden öğrenciler 3 yıl boyunca şuandaki fiyatlarla 1400 lira civarında bir fiyat alacaklar, kalfa olunca da 2000 liranın üzerinde bir fiyat almış olacaklar. Aslında Mesleksel Eğitim Merkezlerindeki mezunların istihdam oranları yüzde 88’ler civarında. Yani istihdam ile ilgili hiçbir sorun olmayan ve işgücü piyasasını tam karşılayan Almanya’daki dual mesleksel eğitimin tam karşılığı bu sistem. Artık bir taraftan da bu yeni düzenlemeler ile kapasiteyi artırınca artık işgücü piyasasında, ‘aradığım elemanı bulamıyorum’ halindeki mazeret de ortadan kalkmış olacak.”