Son insanların bitmeyen yolculuğu
◊ “Snowpiercer”, Bong Joon Ho’nun sosyal adaletsizlik, para, güç ve toplumsal hiyerarşiyi anlattığı bir film. Filmin dizi uyarlaması hakkında neler söylemek istersiniz?
- Filmin fanıyım. Doğruyu söylemek gerekirse hikayeyi anlatmak için televizyonun daha heyecan verici bir format olduğunu düşünüyorum. Çünkü televizyon dizileri zaman lüksüne sahip. Bu hikaye de zaman lüksüne sahip olmayı hak eden bir hikaye.“Snowpiercer”ın muhteşem bir film olduğunu düşünsem de televizyon formatında, daha bol zamanda gerçekten çok özel bir iş yapma potansiyelini kullanmak akıllıca bir karardı.
- Evet, okudum ve inceledim. Projenin dayandığı materyal hakkında bilgi sahibi olmam önemliydi. Bizim dizimiz çizgi romandan ve filmden esinleniyor ama kendine özgü bir yanı da var.
diyebilirim. ‘TOP GUN’DA GEÇMİŞTEN GELEN ENERJİYİ HİSSETTİK ◊ “Top Gun: Maverick” filminde Tom Cruise ile birlikte rol aldınız. İlk film, 1980’lerin en ikonik yapımlarındandı. Devamında oynamanız teklif edildiğinde ne hissettiniz? - 1986’da “Top Gun”ı izlemeyen var mıydı acaba... O döneme damgasını vurmakla kalmadı, tüm zamanların en ikonik filmleri arasına girdi. Böylesine sevilen bir yapımı yeniden çekerken, geçmişten gelen enerjiyi ruhunda hissediyorsun. Vizyona girmesini heyecanla beklediğim yapımlardan biri. Biz yaparken çok heyecanlandık, umarım izleyenler de bizim hissettiğimiz nostaljinin bir parçası olurlar. ◊ “Top Gun: Maverick”teki rolünüz nedir? - Benim karakterim denizci. Enerji yüklü deniz sahnelerimiz var. Karakterim dümende oldukça eğlenceli! (Gülüyor) Tom’da ise fazlaca hız var. Cool uçuşlar, cool motosiklet sahneleri... Trende yaşam Bong Joon Ho’nun ilk İngilizce filmi “Snowpiercer”dan aynı adla uyarlanan dizi, yaşanan iklim felaketinden sonra buzla kaplanan dünyada hayatta kalmayı başaran son insanların, dünyanın etrafında hiç durmadan hareket eden trende yaşadıklarını anlatıyor. TAM ZAMANLI OYUNCU TAM ZAMANLI ANNE ◊ 17 yıldır evlisiniz ve üç çocuğunuz var. Ev ve iş arasında denge kurabilmek, bu sektörün en büyük sorunlarından. Siz nasıl üstesinden geliyorsunuz?
- Çocuğum olduğu andan itibaren tam zamanlı bir oyuncu ve tam zamanlı bir anne olarak çalıştım. Set biter bitmez eve koşup çocuklarımla ilgilendim. Anne ve eş olmak, çalışma şeklimi etkilemedi diyemem. Proje geliştirmek, yazmak, yönetmek gibi film yapımının diğer yönlerinden maalesef uzak kaldım. Çünkü zamanım yoktu.
- Oh, tavsiye veren biri değilim. Tavsiye vermek için kelimeleri süsleyen biri hiç değilim. Herkesin farklı bir geçmişi, farklı bir hikayesi ve farklı bir anlayışı var. Neye göre tavsiye? Yaşayıp öğrenmek her tavsiyeden daha etkili.
- Çok fazla pişmanlıklarım yok. O zamanlardaki kendimi anlayabiliyorum. Ne demek istediğimi biliyorsun. Güzeldim. Bakar mısın bana, hâlâ güzelim. (Gülüyor) Ve hâlâ oldukça disiplinliyim. Sanki o zamanlar pek fazla dengeli düşünemiyormuşum.Gençlikte balansı tutturamamak da mantıklı ayrıca. O zamanlar öyle bir kız olduğum için kendimi hırpalamıyorum. Nasıl büyüdüğümü ve çevremi düşününce yaptıklarımı anlıyorum. Bazı şeylere fazla tepki veriyordum. O da normal. Bulunduğum noktaya bakınca her şey yolunda gitmiş. Şu anda olduğum yerden memnunum. Gerçekten pişman değilim. Dediğim gibi; kendimi anlıyorum.