Yine bu yazımızda Nallıhan’ımızın eski günlerini ve eski ramazanları yazmaya devam etmek istedim.
Eskiden Panayırlar vardı. Nallıhan sokaklarında Hepimizin eğlendiği, çocukça coştuğu her yaştan Nallıhanlı’nın yaşadığı başka dünyası.
Bakkal amcalar vardı. Babalarımızın bir selamı ile alış veriş yaptığımız. Manavlarımız vardı. Kasaplarımız vardı. Bir şey almasak da selam alıp verdiğimiz. Büyükçe alış veriş merkezimiz yoktu. Hayatımızda…
Ayakkabılarımızı Zeki EMRELİ’ den alır. Tamirini de ayakkabıcı Saim ustada yaptırırdık. Lüksümüz yoktu. Komşularımız vardı. O zamanlarda akrabadan öte, her daim kapısı açık olan…
İftar sofraları vardı. Halil İbrahim sofrasını andıran. Komşuda pişen bize de düşen…
Şimdi noldu bize ne çabuk değiştik. Dünya mı değişti biz mi eskidik. Oysa Ramazan, marka eşarplı bayanların son model lüks jeepleri ile lüks restoranlarda kuş sütünü aratmayan, israfın bininin bin para olduğu, artan yemeklerin çöpe atıldığı, zenginlerin iftarlarına karnı aç olan çocukların alınmaması için güvenlikçilerle set çekildiği mekanlar mı olmalıydı.
Zenginler lüks mekanlarda şaşalı iftar partileri düzenlerken fakirler kendilerine mahkum edilen iftar çadırlarında mı olmalıydı. Ama haksızlık etmeyelim zengin ve fakirlerin eşit olduğu şeylerde vardı. Nemi dersiniz. Ezan ve iftar vakti. Tek eşitlik zaman eşitliği idi. Buda Rabbimin adaleti olmasa bunu da değiştirirler miydi bilmiyorum.
Nallıhan da bu Ramazanda güzel şeyler oldu. Nallıhan Belediyesinin girişimi ile Büyükşehir belediyesi Çim sahanın oraya Çocuk panayırı kurdu. Ücretsiz çocuk panayırında çocuklar eğlendi. Çocuklarını ve torunlarını çocuk panayırına getiren aileler araçlarını park edecek yer bulmakta zorlandı. Nallıhan da çocuklar şenlik ve bayram havasında güzel günler geçirdi. Ankara Büyükşehir Belediyesine Nallıhan Belediyesine çok teşekkür ettik. Tabiki teşekkür ederken eleştiri konusu olan durumları da söylemeden geçmemek lazım.
Nallıhan esnafının bu konuda görüşleri vardı. Keşke bu çocuk panayırı merkeze uzak olan Çim sahada değil de Çarşı merkezinde yapılsaydı. Nallıhan’a ve esnafına olumlu yansırdı. Büyükşehir Belediyesinin kendi esnafı satış yaptı. Nallıhan esnafı yararlanamadı. Görüşünü savunan esnaflarımız oldu.
Şu mübarek Ramazan günlerinde hain saldırıda şehit olan tüm güvenlik güçlerine ve iki bayan polis meslektaşıma Allah’tan rahmet yakınlarına sabır diliyorum. Rabbim dört yaşındaki Elif’i annesiz bırakan, şehit Annesinin karnında annesi ile birlikte şehit olan adı bile konmamış sabilerin yüzü hürmetine hainleri perişan eylesin.
Türkiye Cumhuriyetinin Terörle mücadelesinde şehit bayan polisleri üç kişi oldu. Bunların ilki şehit Polis Mürüvvet AKBULUT 1992 yılında İstanbul’da Çapraz ateş sonucu şehit edildi. Kendisi İzmirlidir. İzmir ışık kent mezarlığında yatıyor. Birkaç gün önce Mardin ili Midyat ilçesinde nöbette haince vurularak şehit olan eşleri de polis olan iki bayan polisimiz Nefise ÖZSOY ve Şerife ÖZDEN dir. Birisinin 4 yaşında kızı geride kalırken öbürü hamile olarak şehit olmuşlardır. Bu vatanın müdafasında erkek bayan ayrımı yoktur. Yiğit evlatlar vardır. Birde cinsiyeti ne olursa olsun hain ve kahpeler…
Tüm Nallıhan halkı ve gurbette yaşayan Nallıhan’lıların mübarek ramazanını tebrik ederim, selam ve sevgilerimle. BİR SEVDADIR NALLIHAN...
Tel: 0 553 643 23 69 Taner DEMİR
Email tan1er1@hotmail.com
.