1953' den önce Nallıhan'da elektrik yokmuş. Geceleri petrol ve lüks lambalarıyla aydınlatma sağlanırmış. Ankara'dan dönerken otobüs Ayaş'ta mola verdiğinde testiler alınırdı. Yaz günlerinin sıcaklığında soğuk su gereksinimi çoğunlukla Ayaş testileriyle giderilirdi.
Sobran köyü ustaları çam kütüğünden yaptığı bardaklar ile Aksu köyü ustalarının tahta fıçılarla soğuk su ihtiyacı bir nebze giderilirdi. Şimdi buzdolaplarının teknolojisine yenik düştüler.
1953 yılında Nallıhan'a mazotla çalışan kocaman bir jeneratör getirilerek şimdiki Kaymakamlık lojman bahçesine kurulmuş. Sadece geceleri ilçeye elektrik verilmeye başlanmış. 1957 den sonra tam gün elektrik verilmiş. 1964 te Sarıyar barajından enerji alınmaya başlanmış.
Elektrik enerjisinin olmadığı zamanlarda Sobran köylüleri, köyün yaslandığı dağın kuzey yamaçlarındaki kuytularda beklettikleri karları, sıcak yaz günleri çuvala koyup eşeklere yükleyip Nallıhan'a getirip satarlarmış.
1960'lı yıllarda Hasanoğlan köy entütisünde okuyan Nallıhan'lı köy çocuklarının yarıyıl tatiline gelişlerinde Ortaokul salonunda sundukları Müzik ve halk oyun gösterileri ilçe halkı tarafından ilgi ve zevkle seyredilirdi.
1970'den önceki yıllarda Nallıhan'da iki tane kahve vardı. Biri Cayırtıların Sefa Kahvesi,diğeri Bursalı'ların kahvesi idi. Şimdi Ziraat bankasının olduğu yerde mülkiyeti Erenlere ait olan Bursalı'ların kahvesinin geniş bahçesinde oturmak çok hoş olurmuş.
Bu iki kahvede ayakkabı boyacılığı yapan boyacı hamdi'yi herkes tanırdı. Kendisini kazandığı bu paralarla kumar oynadığını görürlermiş. Anlattığına göre babası Yağcı Eşref çok zenginmiş. Fakat boyacı Hamdi sıfırı tüketip boyacılık yapmaya başlamış.
yine eskiden Nallıhan köylerine Çerçiler çömlekçiler ve yumurta toplayıcılar gelirdi. Çerçici iki sepete koyup getirdiği; incik- boncuk,kaba şeker,leblebi. büsküi,lokum ,kabuklu yer fıstığı, incir ,çay bardağı,lamba camı gibi malını köyün meydanında ya ağaç gölgesinde yada çeşme başına yakın bir yerde sergileyip satardı.Çocuklar Annesinden habersiz folluktan aldıkları yumurtayla çerçiciden kaba şeker,lokum büsküi alıp hemen orada kıstırmaç yapıp zevkle yerlerdi.
Nallıhan'da 1970'lere kadar su ve kanalizasyon bağlantısı yoktu. Evlerde suyun olmadığı o yıllarda nallıhan kadınları çamaşır yıkamak için olukbaşında hamamın olduğu yerdeki çamaşırhaneye giderlerdi.Nallı çayından su arkıyla çamaşırhaneye gelen su,kış mevsiminde kimi zaman bulanık aktığında çamaşır yıkamak için berberderesine de gidilirdi.
O günlerde Nallı çayı bu günkü gibi kirli değildi.Temiz akan günlerde yazın o yılların Nallıhan çocukları olan bizler yıkanır yüzerdik. Şu an o Nallı suyu öyle kirli ve pis kokulu oldu ki yanından geçmek bile istemezsiniz.
gerçi neyimiz eskisi gibi temiz kaldı ki ,doğanın en büyük düşmanı olan biz insanlarız.
Sadece Nallı çayı değil kirlenen hayaller, umutlar, ruhumuz bile kirlenmiş.
keşke Nallıhan'ın eski günleri gibi her şey saf ve temiz kalabilse idi.
Ruhumuzun ve kalbimizin temiz kalabilmesi dileğiyle....
KAYNAK MESUT ŞENER NALLIHAN KİTABI
TANER DEMİR TEL 0553 643 23 69
MAİL tan1er1@hotmail.com