Meme kanseri görülme yaşının 18-20'li yaşlara kadar inmiş olması ise tedirgin edici bir tabloyu ortaya koyuyor. Bu tablonun bir iyi tarafı ise, meme kanserinin erken evrede teşhis edilmesi ile kökten tedavisinin mümkün olması.
44 yaşında olan Duygu Deniz evli ve 7 yaşında bir kız çocuk sahibi. Deniz; ‘Tamamen tesadüf olarak gelişen bir sürecin ardından kötü hastalık çıktı, benim en büyük şansım; hastalığın en erken evrede yakalanmış olması oldu' dedi.
Ülkemizde erken evrede teşhisin oldukça az görüldüğünü dile getiren Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven; meme kanserini genellikle orta ve üzeri evrede yakalayabiliyoruz. Bu evrelerde ise daha uzun süreli bir tedavi yapmak ve en önemlisi bir ekip tarafında planlı tedavi yürütebilmek son derece önemli. Bu ekibin içinde, bir genel cerrah, bir patalog, bir radyolog, bir onkolog ve plastik cerrah yer alıyor. Yani kanserin tedavisinde birçok branşın bir arada hareket etmesi gerekiyor” diyor.
Doç. Dr. Güven, tedavi planında en önemli unsurlardan birinin ise dünyanın her yerinde başarıyla gerçekleştirilen eşzamanlı cerrahi operasyonlar olduğuna dikkat çekiyor; ‘Göğsün alınmasından sonra onarılması aynı operasyonda gerçekleştiriliyor. En ileri kanserlerde bile memenin onarılması mümkün. Böylece meme kanserinde kadınlığın sembolü olan kanserli memenin onarılması organ kaybını ortadan kaldırıyor. Hastanın yaşayacağı travma ise tedavi sırasında en aza indiriliyor. Dünyada binlerce kadın üzerinde yapılan ve tam olarak ispatlanmış araştırmalar gösteriyor ki, uygun tedavi yöntemiyle yapılan onarımlar hastanın sağ kalımını ve ileriki tedavi gidişatını hiçbir şekilde etkilemiyor.'
EŞZAMANLI CERRAHİ İLE ALINAN MEME AYNI AMELİYATTA ONARILDI
Eşzamanlı cerrahi operasyon geçiren hastalardan biri ise 44 yaşındaki Duygu Deniz. Hastalığının ortaya çıkması ise kelimenin tek anlamıyla tesadüf. 2013 yılı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde kızının okulunda yapılan bir çekilişten mamografi hakkı kazanan Duygu Deniz; ‘Daha evvel sağlık sigortamdan bir mamografi hakkım vardı. Etrafımdaki insanlar ‘boşver ne gideceksin, yok yere radyasyon alma' diyince gitmemiştim. Fakat kızımın okulunda kadınlar günü etkinliğinde yapılan çekilişte bana mamografi çıktı. Diğer veli ve arkadaşlara daha hoş hediyeler çıktığı için onları kıskanıp bana çıkan hediyeyi şakayla karışık değiştirmek bile istedim. Sonuç olarak hastaneye mamografi çektirmek üzere gittim. Hastanede mamografi çekildikten sonra bir şeyler olduğu görülmüş ve beni tekrar çağırdılar. Gittim ve ultrason çektirmem gerektiğini söylediler. Bende başka bir yerden de teyit almak için bir mamografi yaptırdım. Sonra bir mamografi daha bu uzayan sürecin ardından bir anomali olduğu ortaya çıktı. Tamamen tesadüf olarak gelişen bu süreç, biyopsi sonucunun ardında kötü hastalık çıktı' diyor.
Sonraki sürece ise hastalıktan daha çok üzüldüğünü belirten Deniz; ‘Hiçbir şey bilmiyordum ertesi gün Prof. Dr. Abdullah İğici ile görüştük ve memenin tamamen alınmasına karar verildi. Daha sonra Dr. Erdem bey devreye girdi ve aynı ameliyatta memenin alınmasına ve onarımına karar verildi. Çevremde veya ailemde hiç bu şekilde bir hastalıkla karşılaşmadığımdan bir bilgim yoktu. Daha sonra doktorlarıma inandım ve Erdem bey'in dediğini kabul ederek 4 saat süren eşzamanlı bir ameliyatla hem meme alındı hem de onarım yapıldı… Biyopsi değerlerim yüksek çıktığı için kemoterapi başlandı. Kemoterapi gerçekten çok zor bir süreç, özellikle saçlarım döküldüğünde kızıma bu durumu nasıl açıklayacağımızı bilemedik. Bir arkadaşımın fikir verdi ve kızıma bitlendiğimi o sebeple saçlarımın gittiğini söyledik, o da bize inandı. Tedavim tamamlandıktan sonra ise silikon takılacak' diyor.
Kanserin kötü bir hastalık olduğunu belirten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erdem Güven, günden güne kanserle nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin daha çok öğrenildiğini ve her gün farklı bir yeniliğin gündeme geldiğini vurguluyor; ‘Meme kanserinde herkese yapılan bir tedavi yok, kişiye özel tedaviler var. Tedavilerde kullandığımız yöntemler, tüm cihaz ve araçlar dünya seviyesinde. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde ne kullanılıyorsa biz de aynılarını yapabilme şansını yakalayabiliyoruz.'
Doç Dr. Erdem Güven; ‘Hastamızda multi-disipliner bir çalışmayla teşhis konulup, daha sonra eşzamanlı onarım şansı yakaladık. Onarımda memenin alındığı bölgeye doku kaybını önlemek adına bir balon yerleştirdik ve doku kaybını önledik.
Hastamızda tedaviyle birlikte normal hayatını devam ettiriyor. Daha sonraki süreçte ise slikon takılacak. Biz onarım ameliyatlarını erken ve geç olarak ikiye ayırıyoruz. Erken evrenin geçtiği durumlarda geç onarım yöntemlerini kullanabiliyoruz. Yani esasında hiçbir zaman geç değil.
Göğsünü yaptırmaya karar veren bir kadın için vücudunun farklı bölgelerinde doku almak imkanımız var. Bu kimi zaman en kıymetli yer olan karın bölgesi olurken, -özellikle göbek altındaki fazla doku bizim için altın değerinde, o dokuyu biz şekillendiriyor ve mikro cerrahi ile göğüse taşıyoruz, kimi zaman ise sırt kası olabiliyor. O uygun değilse kalçadan doku alımı veya vücudundan doku alınmasını istemeyen ya da bir şekilde buna uygun olmayan vakalar için ise kadavradan nakiller söz konusu olabiliyor. Dermal Matrix denilen bu yöntem Amerika'da sıkça uygulanıyor ve bizde uygulayabiliyoruz' diyor.
