Diyanet’ten Kadınlar Günü açıklaması
İslam dininin ve Kuran'ın layıkıyla anlaşılması durumunda insanlığın, Kuran'ın nazil olduğu günü dünya kadınlar günü olarak kutlayabileceklerini söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Yüce dinimizi hakkıyla öğrenebilmiş ve öğretebilmiş olsaydık, insanlığa yüce Kuran'ın ve Peygamber Efendimizin getirdiği rahmet mesajlarını doğru anlatabilseydik, kendi hayatımızda da bunu en güzel şekilde gösterme imkânına sahip olsaydık, öyle zannediyorum ki insanlık Kuran'ın nazil olduğu günü dünya kadınlar günü ilan edecekti.” dedi.
Kuran'ın nüzulünün insanlıkta bir ufuk sıçraması meydana getirdiğini kaydeden Başkan Görmez, şu hususlara değindi;
“Kuran insanlıkta bir ufuk sıçraması meydana getirmiştir…”
Yüce Kuran'ın nüzulü insanlıkta bir ufuk sıçraması meydana getirmiştir. Kur'an, insanlığın kadın tasavvurunu, insanlığın kadına bakışını değiştiren bir kitap olmuştur. Sevgili peygamberimizin rahmet mesajlarını dünyaya yaymaya başladığı günden itibaren Mekke ve Medine yıllarını incelediğimiz zaman göreceksiniz ki, aslında İslam peygamberinin en büyük mücadelelerinden biri kadın hakları mücadelesi olmuştur. Bugün modern zamanlarda kadın ve kadın haklarına atfettiğimiz bir çerçeve ile bakmamıştır. Çünkü sevgili peygamberimiz öncelikle cinsiyetçilik diyebileceğimiz kadın ve erkek ayrımı yapan, kadını kadın olduğu için aşağılayan, hor gören ideolojiyle mücadele etmiştir.
“Hz. Peygamber Medine'yi bir açık üniversiteye dönüştürerek, kadına da erkeğe de ilmi tavsiye etmiştir…”
Hz. Peygamberin Mekke'de ve Medine'de yaptıklarını tek tek incelediğimizde, daha çocukluk yıllarından itibaren hayatını incelediğimizde, kendisinden 15 yaş büyük Hatice validemizle dostluk ve arkadaşlık üzerine kurduğu evliliğini incelediğimizde, Habeşistan'a hicretlerde ilk Müslümanlar arasındaki kadınlarla olan konuşmalarını dinlediğimizde, kendisine gelen ilk vahyi eşi Hatice validemizle paylaşırken konuştuklarını dinlediğimizde, kadını ve erkeği hiç ayırmadan Medine'yi bir açık üniversiteye dönüştürüp kadınların da erkeklerin de bilgiyle mücehhez olmaları konusundaki verdiği mücadeleyi okuduğumuzda Hz. Peygamberin hayatı boyunca bir kadın hakları mücadelesi verdiğine şahit oluruz. İslam Peygamberi hayatının hiçbir yerinde kadını dışlamamıştır.
“Hz. Peygamber hayatı boyunca kadını kadın olduğu için aşağılayan ideolojiyle mücadele etti…”
Hz. Peygamber geldiği zaman tarih boyunca var olan kötü bir ideoloji egemendi. Bu ideoloji kadını kadın olduğu için aşağılayan ideolojiydi. İnsanlık tarihi boyunca en çok ayakta duran kötü ideolojilerden biri olmuştur bu ideoloji. Kadını meta ve eşya olarak gören ve kadını kadın olduğu için hor gören ideoloji. İslam dini aynı zamanda kendinden önceki dinlerin içine karışan bu ideolojiyle mücadele etti. Peygamberimizin hayatında bu mücadeleyi göreceksiniz. Ama vefatından sonra bazı Müslümanlar peygamberimizin ağzından kadın aleyhtarı sözler uydurarak Hz. Peygambere mal edebilmişlerdir.
“Yaratılış gayesi bakımından kadınla erkek arasında hiçbir fark yoktur…”
Öncelikle bu ideolojiyle mücadele ederken Kuran'ın ve efendimizin üzerinde durduğu husus şudur. Öncelikle kadın ve erkek değil insan vardır. Yaratılış gayesi bakımından insan insandır. Sadece sorumluluklar açısından kadın ve erkek tasnif edilir. Ancak Allah'a muhatap olma bakımından, Allah'ın vahyine muhatap olmak bakımından, Allah'a kulluk bakımından, yaratılış gayesi bakımından, yeryüzünü imar etmek bakımından, yeryüzünde hakkı, hakikati, ahlakı, fazileti yerleştirme bakımından kadınla erkek arasında hiçbir fark yoktur. Bu farkı kim ortaya koymaya kalkarsa o ideolojiye teslim olmuş demektir. İslam'ın mücadele ettiği cahiliye çağının anlayışını yeniden ortaya koyuyor demektir. Kuran'da ve Hz. Peygamberin sünnetinde bu çok açık bir mesajdır. Her şeyden önce Kuran ve Hz. Peygamber meseleye böyle bakmıştır. Kadın ve erkek aynı yaratılış gayesiyle yaratılmıştır. Yeryüzünü birlikte imar etmek için kadın da erkek de topraktan yaratılmışlardır.
“Dinimizi iyi anlayamadığımız için kadın hakları gibi kavramları yüz yıl öncesinden başlatıyoruz…”
Üzülerek belirteyim dinimizin rahmet mesajlarını iyi anlamadığımız için, örfler, gelenekler ve göreneklerin dinin önüne geçmeye başladığı için biz bugün kadın hakları kavramlarını yüz yıl öncesinden başlatmak durumunda kalıyoruz ve taklit ederek başka yerlere de taşımaya çalışıyoruz ki bu hiçbir zaman doğru değildir.
Kuran'ın nüzulünün insanlıkta bir ufuk sıçraması meydana getirdiğini kaydeden Başkan Görmez, şu hususlara değindi;
Yüce Kuran'ın nüzulü insanlıkta bir ufuk sıçraması meydana getirmiştir. Kur'an, insanlığın kadın tasavvurunu, insanlığın kadına bakışını değiştiren bir kitap olmuştur. Sevgili peygamberimizin rahmet mesajlarını dünyaya yaymaya başladığı günden itibaren Mekke ve Medine yıllarını incelediğimiz zaman göreceksiniz ki, aslında İslam peygamberinin en büyük mücadelelerinden biri kadın hakları mücadelesi olmuştur. Bugün modern zamanlarda kadın ve kadın haklarına atfettiğimiz bir çerçeve ile bakmamıştır. Çünkü sevgili peygamberimiz öncelikle cinsiyetçilik diyebileceğimiz kadın ve erkek ayrımı yapan, kadını kadın olduğu için aşağılayan, hor gören ideolojiyle mücadele etmiştir.
“Hz. Peygamber Medine'yi bir açık üniversiteye dönüştürerek, kadına da erkeğe de ilmi tavsiye etmiştir…”
Hz. Peygamberin Mekke'de ve Medine'de yaptıklarını tek tek incelediğimizde, daha çocukluk yıllarından itibaren hayatını incelediğimizde, kendisinden 15 yaş büyük Hatice validemizle dostluk ve arkadaşlık üzerine kurduğu evliliğini incelediğimizde, Habeşistan'a hicretlerde ilk Müslümanlar arasındaki kadınlarla olan konuşmalarını dinlediğimizde, kendisine gelen ilk vahyi eşi Hatice validemizle paylaşırken konuştuklarını dinlediğimizde, kadını ve erkeği hiç ayırmadan Medine'yi bir açık üniversiteye dönüştürüp kadınların da erkeklerin de bilgiyle mücehhez olmaları konusundaki verdiği mücadeleyi okuduğumuzda Hz. Peygamberin hayatı boyunca bir kadın hakları mücadelesi verdiğine şahit oluruz. İslam Peygamberi hayatının hiçbir yerinde kadını dışlamamıştır.
“Hz. Peygamber hayatı boyunca kadını kadın olduğu için aşağılayan ideolojiyle mücadele etti…”
“Yaratılış gayesi bakımından kadınla erkek arasında hiçbir fark yoktur…”
Öncelikle bu ideolojiyle mücadele ederken Kuran'ın ve efendimizin üzerinde durduğu husus şudur. Öncelikle kadın ve erkek değil insan vardır. Yaratılış gayesi bakımından insan insandır. Sadece sorumluluklar açısından kadın ve erkek tasnif edilir. Ancak Allah'a muhatap olma bakımından, Allah'ın vahyine muhatap olmak bakımından, Allah'a kulluk bakımından, yaratılış gayesi bakımından, yeryüzünü imar etmek bakımından, yeryüzünde hakkı, hakikati, ahlakı, fazileti yerleştirme bakımından kadınla erkek arasında hiçbir fark yoktur. Bu farkı kim ortaya koymaya kalkarsa o ideolojiye teslim olmuş demektir. İslam'ın mücadele ettiği cahiliye çağının anlayışını yeniden ortaya koyuyor demektir. Kuran'da ve Hz. Peygamberin sünnetinde bu çok açık bir mesajdır. Her şeyden önce Kuran ve Hz. Peygamber meseleye böyle bakmıştır. Kadın ve erkek aynı yaratılış gayesiyle yaratılmıştır. Yeryüzünü birlikte imar etmek için kadın da erkek de topraktan yaratılmışlardır.
“Dinimizi iyi anlayamadığımız için kadın hakları gibi kavramları yüz yıl öncesinden başlatıyoruz…”
Üzülerek belirteyim dinimizin rahmet mesajlarını iyi anlamadığımız için, örfler, gelenekler ve göreneklerin dinin önüne geçmeye başladığı için biz bugün kadın hakları kavramlarını yüz yıl öncesinden başlatmak durumunda kalıyoruz ve taklit ederek başka yerlere de taşımaya çalışıyoruz ki bu hiçbir zaman doğru değildir.