BACAKLARIMIZIMI YAKALIM BİR KÖY ÖĞRETMENİ ANISI

Milli Eğitim Bakanlığı Nallıhan Maarif Memurluğuna’na 52 ster yakacak ihtiyacı odun göndermiş. “Bu odunlar orman köyleri dışındaki ormansız 5 köy okuluna eşit şekilde dağıtılsın” diye resmi yazıyla belirtilmiş. Nallıhan’da Orman köyü olmayan beş köy var. İlçe maarif memuru odunları beşe bölüp dördünü ormanı olmayan köylere bir payı da kendi doğduğu orman köyü olan köyünün ilk okuluna göndermiş. Görev yaptığım köy orman köyü olmadığı halde odun verilmedi. Durumu köy muhtarına ilettim. Aldırış eden olmadı. Sıkıntıyı öğrencilerle birlikte ben çekiyordum. Her gün sıra ile okula gelirken her öğrenci sınıf sobasında yakacağımız bir odunu koltuğunun altında okula getirir onu sobada yakardık. Maaş almaya ilçeye indiğimde Maarif Memuru’na odun dağıtımında haksızlık yapıldığını söyledim. Görev yaptığım okula verilmesi gereken odunu, hakları olmadığı halde kendi köyünüzün okuluna vermişsiniz dedim. Sayın hocam sizden rica ediyorum lütfen bir daha böyle haksızlıklar olmasın. Ses çıkarmıyorsak yaşınıza ve mesleğinize saygımızdandır. Bunu böyle bilesiniz dedim. Sen ne demek istiyorsun ? Amirine karşı mı geliyorsun ? Bana bak sana Hanya’yı Konya’yı öğretirim çocuk. Bu güne bugün senin amirinim. (O yıllarda maarif memuru idi. Şimdiki İlçe Mlli Eğitim Müdürü) Hem senin kıdemin ne ki? Beni tanımıyorsun galiba! Hocam bakın hakaret ediyorsunuz. Lütfen sakin olun. Çevredeki arkadaşlar bir şey var sanırlar. Hem ben size ders filan vermeye kalkmadım. Ki sadece yapılan haksızlığı hatırlattım. Evet sizden kıdemsizim ama köle değilim. Gürültüye papuç bırakacak biride değilim dedim. Bulunduğunuz makam kadıya mülk değildir. Şimdi Kaymakama gidiyorum. Böyle olmasını siz istediniz. Sonucuna katlanmak zorundasınız. O gün Kaymakam beyle görüşme imkanım olmadı. Muhtarlarla toplantısı varmış. Ertesi gün izinli sayılmam için bir dilekçe bırakarak ayrıldım. Bekar olduğum için köye gitmeye gerek duymadım. Cayırtıların kahvesinin üzerindeki Sefa oteline gidip erkenden yatıp uyudum. Otelde hep Kaymakam beyle görüşeceğim konuları planladım. Maarif memurunun odun haksızlığını ve bana yapmış olduğu hakaret derecesindeki sözlerini, tehdit ettiğini hep anlatacaktım. Kendisi beni dinlemeyecek olursa Ankara’ya Vali beye kadar konuyu iletmeye karar vermiştim. Mesai başladıktan sonra Kaymakam bey kabul etti, makam odasına girdim. Kendilerine olanları bir bir anlattım. Kaymakam bey bana Genç Öğretmen, demek odunu verilmeyen okulun Öğretmeni sensin. Dün Muhtarlar toplantısında köyünüzün muhtarı konuyu anlattı. Ben şahsen çok üzüldüm. Haksızlığın her türlüsüne karşıyım. Odununuz gelecek. Genç arkadaşım, amirinle konuşurken lütfen münakaşa noktasına getirmemeye dikkat et. Üç yıldır bu ilçedeyim. Senin başarılarını duyuyorum. Ama bir türlü seninle tanışma fırsatım olmadı. Seni bu vesileyle tanıdım. Sizi kutluyorum. İleride kalkınma kooperatifleri ile ilgili çalışmalarımız olacak. O zaman sizin gibi enerjik arkadaşlara ihtiyacım olacak. Tasalanmayın dedi. Daha sonraki günlerde kışlık odunumuz geldi. Maarif memuru da bana takmıştı. Her ne kadar açığımı arasa da bulamadı. Sadece Merkez Sakarya da görev yapan eşimin yanına atanmamı engellediler. Başkada bir şey yapamadılar. Adam eğitim ve öğretimden sorumlu yönetici değil sanki ilçede parti temsilcisi idi. Hakkımı helal etmiyorum. Dünya onlara da kalmadı. Bense şerefimle aynı ilçede yaşıyorum. Değerli Okurlar: Bu güzel anı ilçemizde yıllarca görev yapan Saygı değer Emekli öğretmen Mehmet ÖZBEK’in Gönül Bahçemizin Çiçekleri kitabından kendi anılarından izni ile alınmıştır. Olay Hıdırlar (Ayman ) köyünde geçmiştir. Dönemin kaymakamı Yılmaz KOCABAŞ imiş Maarif memuru ölmüş gitmiş. İsmine gerek yok. Mehmet ÖZBEK Hoca ise İlçemizde ikamet etmektedir. Halen Nallıhan Turizm gönüllüsü olarak eşi ile hizmet vermektedir. Mehmet ÖZBEK hocama teşekkür eder. Sağlıklı Mutlu günler dilerim. Hoşçakalın… Email : tan1er1@hotmail.com Taner DEMİR Tel:0 553 643 23 69